25 Temmuz 2016 Pazartesi

Evlilik Hayat Kurtarıyor!

Evlilikle ilgili yapılan tartışmaların sonu gelmiyor. Bir taraf evliliğin hayata olumsuz etkilerinden bahsetse de araştırmalar aslında evliliğin hayat kurtardığını ortaya koyuyor. 

Evliliğin hem kalp sağlığı yönünden, hem de kalp krizine bağlı ölümleri azaltması açısından kalbe iyi geldiği söyleyen Liv HOSPITAL Kalp Sağlığı Kliniği'nden Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Alp Burak Çatakoğlu, 14 Şubat Sevgililer Günü öncesi evliliğin yararlarından bahsetti.

Evlilik hem kadında hem de erkeklerde kalp krizi riskini azaltıyor. Daha önce yayınlanmış bazı çalışmalarda, evliliğin kalp hastalıkları yönünden riski azaltıcı etkisi gösterilmişti ama bunlar daha çok erkek hastalar üzerine yoğunlaşmıştı. 'Europan Journal of Preventive Cardiology' de yayınlanan yeni araştırmaya göre hem kadın hem de erkeğin akut koroner olaya bağlı bir kalp krizi ve ölüm olasılığının belirli oranda azaldığı ortaya çıktı.

Bekarlık Sultanlık Değilmiş

Finlandiya'da yapılan bu araştırmaya göre her iki cinsiyette ve tüm yaş gruplarında, evli olanlarda akut koroner olaya bağlı bir kalp krizi ve ölüm olasılığının belirgin olarak azaldığı vurgulanıyor. Özellikle orta yaşlı evli ve birlikte yaşayan çiftlerde akut olaydan sonraki süreç çok daha olumlu seyrediyor. Araştırmada 1993 ile 2002 arasında kalp krizi geçirmiş 15.300 hasta incelendi. Bu hastalardan 7.700'ü ilk 28 gün içinde hayatını kaybetti. Bekar olan erkeklerde kalp krizi gelişme ihtimali evli olanlara göre yüzde 58-66 daha yüksek bulundu. Kadınlarda da bu oran yüzde 60-65 daha yüksek saptandı. Kalp krizine bağlı ölüm oranlarının ise bekar olanlarda çok daha yüksek olduğu gözlendi. Bekar erkeklerde kalbe bağlı ölüm oranı evli erkeklere göre yüzde 60-68 daha yüksek saptanırken bekar kadınlarda bu oran yüzde 71 daha fazlaydı. Bekarlığın sultanlık olmadığını bu çalışmayı referans göstererek vurgulamak yanlış olmaz. Sağlıklı bir kalp için önce kalbi sevgi ve aşkla dolduracak bir eş bulmak önemli.

İşte Nedenler

• Yalnız yaşayan insanın yemek alışkanlıkları ve hayat düzeni sağlıklı olmaz. Ayrıca günün getirdiği zorlukları da paylaşacağı bir eşi olmaması nedeniyle hayatın yükünü tek başına omuzlar.
• Birlikte yaşayan çiftler birbirlerine özen gösteriyorlarsa, hem yemek alışkanlıkları daha sağlıklı olur, hem de bir hastalık ile karşı karşıya kaldıklarında daha titiz bir bakım sağlanır.
• Çiftler el ele yürüyüşlere de çıkıyor, günlük egzersizlerini yapabiliyorlarsa sonuçlar kalp sağlığı yönünden daha da başarılı olur. Sağlıklı bir kalp için mutlu ve sevgi dolu bir evlilik artık reçetelerimize yazılabilir.
• Bekar insanların sosyo-ekonomik düzeyi daha düşük olabilir.
• Evli insanların ekonomik düzeyi daha iyi, daha sağlıklı yaşıyorlar, sosyal çevreleri var ve destek alma ihtimalleri daha yüksek.
• Evli çiftlerin ambulans çağırmaları daha kolay oluyor. Evli insanların hem hastane hem de eve çıktıktan sonraki süreçlerinde bakım ve tedavileri daha başarılı oluyor. Bekar veya yalnız yaşayanların sağlıkları ile takipleri yetersiz kalabiliyor. Günlük ilaç takibi, kolesterol düşürücü veya tansiyon ilaçların düzenli alımı aksayabiliyor.

Aldatıldığınızı Anlama Yolları!

Sevgililerin, aynı evi paylaşanların, sözlülerin, nişanlıların, evlilerin, hemen hemen herkesin aldatılmak ve aldanmak gibi korkuları olabiliyor. 

İnsanlar sezgilerine göre partnerlerinin kendilerini aldatıp aldatmadıklarına karar veriyorlar, bu nedenle bazen yanılıyorlar ve pişman oluyorlar, bazen de doğru karar alıp uygulayamıyorlar. Bu iki ayrı kararın ortak bir sonucu oluyor; hayal kırıklığı. Bu tür bir hayal kırıklığı yaşanmaması için CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe, aldatma eyleminin en belirgin özelliklerini sıraladı…

İlişkinizde Tehlike Çanları mı Çalıyor?

Aldatmanın önceden tahmin edilebilir bir durum olduğuna dikkat çeken Dr. Cem Keçe; "Araştırmalar kadınların aşk arayışı,erkeklerin ise daha çok cinsel doyumsuzluk nedeniyle eşlerini aldattığını ortaya koyuyor. Ancak neden ne olursa olsun çift devekuşu gibi kafasını kuma gömmediğinde ilişkilerinde yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu fark edebilir ve tehlike çanlarının sesini duyabilir" dedi ve aldatmaya dair tehlike çanlarının hangi koşullarda çalmaya başladığı konusunda şu bilgileri verdi:

- Her seferinde dışarı çıkmak için bahaneler uyduruyorsa eve geç geliyorsa,
- Cep telefonuna, tabletine veya bilgisayarına şifre koyduysa ve bunları sizden gizliyorsa,
- Facebook, Twitter, MSN gibi sosyal paylaşım ağlarında daha çok vakit geçirmeye başladıysa,
- Sık sık seyahate çıkıyorsa,
- Ara sıra ona ulaşamıyorsanız ve cep telefonunu açmıyorsa,
- Sizinle birlikte olmasının yaşamını ve işini engellediğini düşünüyorsa,
- Durup dururken spora başlayıp, kendine, kıyafetlerine ve iç çamaşırlarına daha önce göstermediği bir özen gösteriyorsa,
- Kredi kartı harcamalarında bir artış varsa,
- Birebir konuşmalarınızda başka şeylerle uğraşıyor ve gözünüzün içine bakmıyorsa,
- Size soğuk ve ukalâ bir şekilde davranıyorsa,
- 'Bana hükmetmeye mi çalışıyorsun?' diye tepki göstermeye başladıysa,
- Size şefkatli davranmayı bıraktıysa,
- Sizinle birlikte duş almıyorsa,
- Yatarken artık size sarılmıyor, hatta sizinle aynı yatakta yatmamak için TV karşısında uyumaya başladıysa ya da partnerinizde uykusuzluk sorunu başladıysa,
- Cinsel hayatınız nedensiz bir şekilde bitmişse,
- Sorumluluklarını art arda unutmaya başladıysa,
- Her seferinde, yalnız kaldığınızda ve yapacak bir işiniz olmadığında siz yokmuşsunuz gibi davranıyorsa, tehlike çanları çalmaya başlamış demektir.

Evlilik Terapisi İşe Yarayabilir

Uzun yıllar süren tecrübeler sonucu yukarıda sıralanan maddelerin aşkın bittiğini gösteren birer işaret olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Dr. Keçe; "Bu nedenle çiftler ilişkilerinde açıkça görünen bu gerçekleri örtbas ederek görmezden gelmeye çalışmamalıdır. Bu maddelerdenen az 7'i fark edildiğinde, sevgiliden, ilişkiden ya da yuvadan olunmak istenmiyorsa, çok gecikmeden bir evlilik terapistinden randevu almak gerekiyor" dedi.

Bir Tokadı Affetmek İkincisine Zemin Hazırlar!

Psikolog Zeynep Kaya, son yıllarda yapılan araştırmalarda kadının şiddeti normalleştirdiği hatta bazı durumlarda erkeğin gösterdiği şiddeti haklı bulduğu gibi çarpıcı sonuçların elde edildiğini açıkladı. 

Kaya, "Kadınlar yaşadıklarının bir şiddet türü olduğundan bile haberdar değil. Atılan bir tokadı affetmek ikincisine zemin hazırlar. Kadına yönelik şiddeti önlemede erkeğin de eğitilmesi şart" uyarısını yaptı.

Kadına yönelik şiddet korkutucu boyutlara ulaşırken araştırmalar, kadının şiddeti normalleştirdiği hatta bazı durumlarda erkeğin gösterdiği şiddeti haklı bulduğu gibi çarpıcı sonuçlar ortaya çıkardı. Kadının, yaşadıklarının bir şiddet türü olduğundan haberdar bile olmadığına dikkat çeken uzmanlar, kadına yönelik şiddeti önlemede kadınlar kadar erkeklerin eğitiminin de hayati önem taşıdığını açıkladı.

Kadına yönelik şiddetin insan hakları ihlali aynı zamanda toplumsal bir sağlık sorunu olduğunu vurgulayan PSYCASE Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık'tan Psikolog Zeynep Kaya, "Şiddet önce sözel başlıyor ve fiziksel şiddet zamanla dozunu artırarak geliyor. Burada önemli olan ilk şey kadının şiddet konusunda farkındalığının olmaması. Kadının şiddetin her türlüsünün kişilik haklarına saldırı olduğunu kabul etmesi gerekiyor. Atılan bir tokadı affetmek ikincisinin gelmesine zemin hazırlar" uyarısını yaptı.

Şiddet, eğitim ve refah düzeyinden bağımsız!
Günümüzde yaş, eğitim ve refah düzeyinden bağımsız bir hal alan şiddetin ve erkeklerde yaygınlaşan hem sever hem döver algısının ne yazık ki aileden geldiğini de hatırlatan Psikolog Zeynep Kaya, "Şiddeti normalleştirmiş kadınların çoğunun evlenmeden önce aile içinde de şiddete maruz kaldığı biliniyor. Çocuk ailede nasıl bir iletişim öğreniyorsa yetişkinlikte o iletişimi ilişkisine uyguluyor. Aile içinde şiddete maruz kalması kadar tanık olması da etkili" dedi.

* Psikolog Zeynep Kaya
Şiddetin çocuğun benlik algısını ve kendini sevebilme becerisini körelttiğine de dikkat çeken Kaya, şunları söyledi: "Bu yüzden birey yetişkinliğinde de kendini değerli görmüyor. Yaşadığı bir şiddet durumunda bunu önemsemiyor, içselleştiriyor. Bu durumda şiddet gören bir çocuk uzun vadede karşımıza şiddeti uygulayan olarak da, şiddete maruz kalan kişi olarak da çıkabilir. Bu yüzden kısa vadede kadını eğitmek, hakları olduğunu göstermek iyi bir eylem planı olsa da asla yeterli değildir. Şiddet gördüğü için sadece kadının eğitilmesi sorunu çözmeyecektir. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için erkeklerin eğitilmesi kadınların eğitilmesi kadar önemli."

Tedavi şart!
Kadının şiddet karşısında çaresiz olmadığını bilmesini ve haklarının farkında olmasının onu şiddetten koruyucu bir kalkan vazifesi görebildiğini açıklayan Psikolog Zeynep Kaya, şu uzman tavsiyesinde de bulundu: "Şiddet uygulayan kişinin öfkesini kontrol etmesini öğrenmesi için ilaçlı ya da psikoterapiyle tedavi edilmesi gerekebilir. Bazı durumlarda çift terapisinin de yararlarını görebiliyoruz.

Bütün bunların yanı sıra şiddetin toplumsal bir sağlık sorunu olduğundan bahsediyorsak kadının tek başına aldığı önlemeler yeterli olmayabilir. Toplum olarak bilinçlenmek ve yasalarla kadınların haklarını güvence altına almak şart."

Uzun ve mutlu ilişkinin sırları çözülüyor

Gündemde mutlu ve uzun bir ilişki sürdürebilme konusu varken tüm çiftler ilişkilerini sorguluyor ve bu özel günde kendi ilişkilerini daha da canlandırmanın ve ilişkilerini sürekli kılmanın formüllerini arıyor. 

DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Çocuk ve Genç Psikolojik Danışmanlık Merkezi'nden Uzman Klinik Psikolog Dr. Ayşe Bombacı, ilişkileri uzun ve mutlu bir hale dönüştüren noktaları çiftler için derledi.

Aşka dair birçok tema ile karşılaşılan bu dönemde birçok çift biten ilişkisini yeniden gözden geçirirken, birçoğu da ilişkilerini daha da sağlamlaştırmak için elinden geleni yapıyor. Mutlu, sağlıklı ve uzun ilişkinin beklenen sırları ise DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü'nden Uzman Klinik Psikolog Dr. Ayşe Bombacı'dan geldi.

Aşık olunacak zamanın ve kişinin seçilemeyeceğini, ancak nasıl bir ilişki yaşanacağının planlanabileceğini belirten Bombacı, mutlu ve uzun ilişkinin sırlarını şöyle açıklıyor: "Sevdiği insanla birlikte yaşlanmayı ve ömür boyu mutlu olmayı kim istemez ki? Yine de sevgi, uzun süreli ve mutlu bir ilişki için tek başına yeterli değildir. İlk başlarda yaşanan yoğun aşk duyguları, cinsellik ve tutku zamanla azalır. Hiç şüphesiz, uzun vadeli ortak bir mutluluk için aşk ilişkisi çok iyi bir başlangıçtır ama devamlılığı sağlamak için ilişkiye emek vermek gerekir"

Güven, destek, takdir: Mutlu çiftler birbirlerine güvenirler, birbirlerinin hayallerini ve umutlarını desteklerler, başarılarını kutlarlar. İlişki için sorumluluk alırlar, birbirlerinin hislerini ve isteklerini anlarlar. Beklentilerini ve ihtiyaçlarını açıkça dile getirerek birbirlerini gözetirler. Yapılan hataları yeri geldiğinde hoşgörü ve mizahla karşılarlar.

Bireysel özgürlük alanı, beklenti düzeyi: Uzun süreli ortak bir mutluluğun yaşanması için, çiftlerin ilişkide birbirine bağlı olması kadar önemli olan diğer bir faktör ise, birbirlerini kısıtlamamalarıdır. Birbirlerine bireysel özgürlük alanı tanıyan çiftler, ilişkilerinde daha istikrarlı ilerlerler. Her zaman için, her şeyi partneriyle yaşamak isteyen çiftler uzun vadede mutsuz olurlar. Burada çiftler birbirlerine aynı anda birden fazla rol yüklerler.

Partner; hem anne, hem baba, hem en iyi dost hem de sevgili olmalıdır! Böylece partnerimizden insanüstü bir performans beklemeye başlarız. Bu da hayal kırıklıklarını beraberinde getirir. Eşlerin birbirlerine yükledikleri roller ve aşırı beklentiler yüzünden ilişki zorlanabilir. Kişi kendini köşeye sıkışmış hissedebilir.

Zıtlıklar: Her ne kadar halk arasında "farklı kutuplar birbirlerini çeker" dense de kişiler arasındaki zıtlıklar, belki de sadece ilişkinin başlarında yani aşkın yoğun yaşandığı sırada çiftleri rahatsız etmez. Ama uzun vadede zıtlıklar daha çok göze çarpar. Burada, çiftlerin birbirlerini değiştirebileceklerine dair yanlış inançları da söz konusudur. Çoğunlukla kadınlar, evlenince sevdikleri adamları değiştirebileceklerine inanırlarken, erkekler de kadınların hiç değişmeyeceklerine ve hep ilişkinin başlarındaki gibi kalacaklarına inanmak isterler. Karşımdakini değiştirebilirim inancı, uzun süreli ilişkilerde yaşanan bir yanılsamadır aslında.

Ortak hayat planı: Kişisel değerlerin benzer olması, dünyaya bakış açılarının ortak olması ve ortak planlar çift ilişkisini güçlendirir. Özellikle araştırmalar, çiftlerin ortak bir hayat planlarının, gelecek hayallerinin olmasının ilişkilerinin istikrarlı olması açısından çok önemli olduğunu göstermiştir. Birlikte seyahat etmek, yeniliklere açık olmak, çocuk sahibi olmayı istemek, hobiler gibi ortak ilgi alanlarının olması, iki insanı birbirine daha sıkı bağlar. Çatışmaların daha az yaşanması için bunlar önemli ortak yanlardır. Örneğin, çiftlerden biri, tatillerde dünyayı keşfetmek, diğeri de her yıl yazlık eve gitmek istiyorsa çatışma yaşama potansiyeli artar.

Çatışmalar yaşamak: Mutlu çiftler de elbette çatışırlar. Çiftler arasındaki çatışma davranışı, diğer önemli bir püf noktadır. İyi bir ilişkide çatışmalar yaşanır. Bu sayede çiftler sınırlarını tanırlar. Önemli olan nasıl tartışıldığıdır. Karşılıklı suçlamalardan ve hakaretlerden, kişisel saldırılardan oluşan bir tartışma kültürü ilişkiyi yıpratır. Bu noktada öfkeyi biriktirmek de ilişkiye zarar verir.

Problemleri konuşmak: Mutlu çiftler ender olarak birbirlerine soğuk ya da agresif davranırlar. Olumsuz ruh hallerini partnerlerine yüklemezler ve problemleri konuşmak için uygun bir zamanı beklerler. Partnerleri tarafından eleştirildiklerinde şiddetli ve yıkıcı tepki göstermezler. Çift ilişkisi alanında yapılan araştırma sonuçlarına göre; uzun soluklu ilişkide yaşanacak mutluğun temelini karşılıklı saygı ve güven oluşturuyor. Karşılıklı güvenin olduğu bir ilişkide, çiftler kendilerini açıkça ortaya koyabilirler, zayıf yanlarını birbirlerine gösterebilirler ve çok önemli meseleleri birbirleriyle paylaşabilirler.

Birlikte gülebilmek: Çiftlerin güven duygusu içinde birbirlerine karşı açık olmaları kadar önemli olan diğer bir nokta da birlikte gülebilmektir. Birlikte gülen çiftler, ilişkilerini daha fazla güçlendirirler, çünkü gülme sırasında salgılanan mutluluk hormonu (endorfin) sayesinde insanlar mutlu olurlar.

Özetle; uzun vadeli ve mutlu bir ilişki için sevgi tek başına yeterli değildir. Bu dengeyi yakalayabilmek için çiftlerin her birinin ayrı ayrı emek ve anlayış göstermesi gerekiyor.


5 Maddede kusursuz düğün fotoğrafları

Düğün günü her şeyin yolunda gitmesi şüphesiz çiftlerin en büyük hayalidir. Yıllar sonra düğün anılarınıza dönüp baktığınızda, özel anlarınızın kusursuzluğunu bir kez daha hatırlamak, sizi çok mutlu edecektir. 

Bu özel fotoğraflarda kusursuz görünmek için bir çok çift düğün öncesi 'çift estetiğine başvuruyor. Bu sayede küçük dokunuşlarla daha genç, dinamik bir görüm elde ediyorlar. Siz de yıllarca en güzel anılarınızın başında gelecek bu anı ölümsüzleştirirken kusursuz görünmek isteme misiniz? O halde bu 5 maddeyi dikkatli okuyun.

1-CİLT SORUNU YAŞAYAN GELİN ADAYLARI PÜRÜZSÜZ BİR CİLDE SAHİP OLMAK İÇİN DÜĞÜN ÖNCESİ NELER YAPABİLİR?
HAVYAR BAKIMI: Ameliyatsız yöntemleri tercih eden çiftler için son yıllarda 'Fresh Caviar' bakımı oldukça popüler. Tüm dünyada ünlü yıldızların önemli ödül geceleri öncesi yaptırdığı bu işlem hızlı ve pratik bir çözüm. Gerçek havyar tanelerinin cildinizde patlatılarak yapıldığı bu bakım ile anında ışıl ışıl bir görünüm kazanan cildiniz fotoğraflarda daha parlak ve genç görünecektir. Evde kullanabileceğiniz kremleri ile desteklediğinizde 1 ayın sonunda daha genç bir cilde ulaşabilirsiniz.

2-KADINLAR EN ÇOK LİPOSUCTİON YAPTIRIYOR
Gelinliğinin içinde daha zarif ve ince gözükmeyen isteyen gelin adaylarının ilk tercihi liposuction. Esteworld Plastik Cerrahi Hastaneleri'nden Plastik Cerrahi Uzmanı Dr Volkan Otrakçı operasyon sonrası 2 bedene kadar incelme sağlandığını vurgulayarak şunları söyledi 'bu işlem sayesinde gelin adaylarının zayıflamadan ziyade daha şekilli bir vücuda kavuşmasını sağlayabiliyoruz. Alınan yağ ağırlığı az gözükse de şekil olarak daha ince ve fit bir bedene kavuşulabiliyor. Çoğu hasta aynı anda meme protezi ameliyatı da yaptırmak istiyor. Bunun sebebi tek seferde tüm ihtiyaçlarını karşılayıp düğünde kusursuz bir fiziğe kavuşmak ve ömür boyu saklanan düğün fotoğraflarında daha güzel gözükmek'

3-DAMAT ADAYLARININ İLK TERCİHİ SAÇ EKİMİ
Erkeklerin nadide aksesuarı olan saçların zamanla kaybedilmesi düğün öncesi saç ekimi operasyonunda hızlı artış yakandı ve operasyon sonrası da hızlı iyileşme kaydedilmektedir. Dünyanın birçok ülkesinden gelen hastaların saç ekimi yaptırdığı Dr Servet Terziler düğün öncesi çift estetiği hakkında şunları söyledi 'dünyadaki son trendleri tkip ederek dünyanın en saygın insansız robotu, saç robotunu getirdik. Hastamız saç ekimi sonrasında 3. Günde günlük hayatına dönüyor ve 4 ay sonra düğününde saçsız bölgeden saçları çıkmış oluyor. Maliyet ve kalite unsurları bir araya geldiğinde tercih edilen ilk kurumuz diyebilirim. Tavsiye oranlarımızın %90 lara ulaşması bunun en büyük ispatıdır'

4-ORTA YAŞ VE ÜZERİ YÜZ ŞEKİLLENDİRME İŞLEMLERİNE BAŞVURUYOR
İkinci baharını yaşayan birçok insan düğün bahanesi ile yüz germe işlemlerine sıkça başvuruyor. Prof Dr Murat Topalan her yüz tipine ayrı operasyonlar yapılması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi 'yüz şekillendirme işlemleri arasında en çok tercih edilenlerin başında yüz germe geliyor. Gelişen teknoloji sayesinde şişlikler morluklar minimuma indiğinden ve ameliyat izleri görünmeyen bölgelere çekildiğinden kişiler 1 hafta içerisinde günlük hayatına geri dönüyor fakat tek farkla 10 yaş gençleşerek. Genellikle kadınlar kızlarına benziyor ve yaş farkı azalıyor'

5-FOTOĞRAFLARDA GÜZEL ÇIKMANIN EN ETKİLİ YOLU: IŞILDAYAN BİR GÜLÜMSEME
Düğün günü çektireceğiniz fotoğraflarda önemli. Bembeyaz ve ışıldayan bir gülümseme ile kamera karşısına geçtiğinizde kendinize güvenerek poz verebilirsiniz. Diş beyazlatma yaptırabilir bu sayede parlak bir gülüşe sahip olabilirsiniz. Daha sağlıklı dişlere sahip olmak istiyorsanız, cerec yöntemi ile bilgisayar destekli diş tasarımı ve üretimi yaptırabilirsiniz. Dr. Barış Kurtuluş Cerec yöntemi hakkında şunları söyledi "Cerec yönteminde bütün işlemler tek seansta yapılmaktadır ve böylece klasik yöntemlerle 7-10 gün arası süren işlemler oldukça kısalmaktadır. Yeni dişlerin tasarımı bilgisayar kullanılarak hastanın istek ve beklentileri doğrultusunda 3 boyutlu olarak gerçekleştirilir. Tasarlanan dişler özel porselen bloklardan üretilir ve işlemler tek seansta en estetik şekilde bitirilir." Sağlıklı diş estetiğinde teknoloji ve sanatı birleştiren bu uygulama ile mükemmel gülümsemeye kavuşabilirsiniz.

Erkekler kadın evlendikten sonra çalışmasına ne diyor?

Son yapılan 'günümüz evliliklerindeki beklentiler' araştırmasına göre bekarlar evlenecekleri kişinin en çok kültürlü ve iyi eğitimli olmasını istiyor. Bekarların %16'sı en az 3 çocuk hayali kurarken, katılımcıların %74'ü kadının evlendikten sonra çalışmaya devam etmesi gerektiğini söyledi. Bunun yanında katılımcıların%50'si hayallerinin peşinden giden ve büyük şehirden uzakta sakin bir hayatı seçen biriyle evlenmeyi tercih edeceklerini belirtti.

5 milyondan fazla üyesiyle Türkiye'nin önde gelen 'ciddi ilişki ve evlilik' sitelerinden biri olan eÇift, bilimsel araştırmalara dayanan kişilik analiz testi ve 'İdeal Çift Metodu' isimli yenilikçi eşleştirme sistemleri sayesinde mutlu ve ciddi bir ilişki arayan bekar üyelerini 7 yıldır bir araya getiriyor. eÇift'in Türkiye genelindeki üyeleriyle gerçekleştirdiği ve 1250 kişinin katıldığı 'Günümüz evliliklerindeki beklentiler' anketine göre eş seçiminde eğitim ve kültür büyük önem taşıyor!

eÇift'in Türkiye genelinde yaptığı ankete göre, uyumunuz haricinde sizin için karşı cinste en önemli olan özellik nedir diye sorulduğunda, katılımcıların %44'ü iyi eğitim almış ve kültürlü biriyle olmak istediklerini söylerken, %35'i dış görünüşün, %16'sı arkadaşları ve ailesiyle iyi anlaşmasının önemli olduğunu söyledi. Ankete katılan bekar eÇift üyelerinin sadece %5'i kariyer ve maddiyat önemlidir dedi.

Türkiye'de bekarların çocuk sahibi olmakla ilgili düşüncesi ise değişmedi. Katılımcıların %16'sı en az 3 çocuk derken,%17'si tek çocuğum olsun, tüm ilgimi ve sevgimi ona vermek istiyorum dedi. %44'ü kardeşin önemli olduğunu söyleyerek 2 çocuk isterdim derken %16 ise birden fazla çocuk isterdim ama finansal olarak zorlanırım dedi. %7'si ise çocuk istemediğini belirtti.

Beraber olmayı düşündüğünüz kişiyle ilgili sizi en çok ne rahatsız ederdi diye sorulduğunda , %65 geçmişte çok fazla ilişkisinin olması, %28 ise çocuğunun olması dedi. Bekar eÇift üyelerinin sadece %7 ise daha önce evlenmiş olmasından rahatsız olurdum dedi.

Evlenmeden önce birlikte yaşamaya sıcak bakıyor musunuz sorusuna ise, katılımcıların %52'si evet, birbirimizi daha iyi tanımak için beraber yaşamak isterim dedi. %40'ı hayır kesinlikle evlenmeden birlikte yaşamayı doğru bulmuyorum diye yanıt verirken, ankete katılan eÇift üyelerinin %8'i ben istesem de ailem müsaade etmez dedi.

Evlilikte bütçe yönetimi söz konusu olunca bekarların %50'si herkesin şahsi hesabı olmalı ancak ortak harcamalar için de ortak bir hesap bulunmalı dedi. %26 paranın yönetimi kadında olmalıdır derken %24 ise paranın yönetiminin erkekte olması gerektiğini düşünüyor.

Evlendikten sonra kadın sizce çalışmalı mı sorusuna , %74 evet kariyerine mutlaka devam etmeli, %15 çocuktan sonra işi bırakmalı derken %11 ise evlendikten sonra çalışmasına gerek yok diye yanıt verdi. eÇift üyelerine göre evlilikte en dayanılmaz bulunan durumların başında ise %72 ile eşleri tarafından aldatılmak geliyor. Bunu %13 ile şiddetli geçimsizlik, %9'la kötü alışkanlıklar ve %6 ile maddi sıkıntı takip ediyor.

Hangi profilden biriyle olmayı tercih ederdiniz diye sorulduğunda bekarların %60'ı kariyerini bırakıp büyük şehirden uzakta, zeytincilik gibi sevdikleri bir işle uğraşarak sakin bir hayat geçiren biriyle olmayı, bir şirkette 9-6 çalışan birine tercih edeceklerini söylediler.

Ankete katılanların %39'u evlendiklerinde eşlerinin arkadaşlarıyla 1-3 saat arası vakit geçirmelerini makul bulurken, %48'i 4- 10 saat arası görüşmelerinin sorun olmayacağını söyledi.