25 Temmuz 2016 Pazartesi

Yanlış beslenme sindirim sistemine zarar veriyor

Gaz yapıcı nitelikte olan gıdaların tüketimi bazı kişilerin sindirim sistemini olumsuz yönde etkileyebiliyor. Baklagiller ve mısır gibi gıdaların aşırı tüketimi, ayrıca hızlı yemek yeme, lokmaları iyi çiğnememe ve yemek yerken konuşma gibi bazı yanlış beslenme davranışları da sindirim sistemine zarar veriyor.

Memorial Antalya Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü'nden Doç. Dr. Serdar Akça, mekanik ya da beslenme hataları sonucu gelişen, bağırsak düğümlenmesi ve tedavisi hakkında bilgi verdi.

Bazı gıdalar sindirim sistemini zorlayabiliyor
Doğru beslenme, sağlıklı bir hayat sürmenin kilit noktalarından biridir. Tüketilen gıdaların içeriği ise kimi zaman sindirim sistemini zorlayabilmektedir. Özellikle rafinoz adı verilen şekeri içeren fasulye, mercimek, bezelye, lahana, brüksel lahanası ve brokoli gibi gıdaların sindirimi bazı kişiler için zor olabilir. Eğer sindirim sistemi bunu sindirmek için yeterli değilse görevi ince ve kalın bağırsak içindeki bakteriler üstlenir. Tüketim esnasında aşırı gaz oluşabilir, bu gazın bağırsaklarda ilerlemesinde ve çıkışında zorluk olursa bağırsak düğümlenmesi gelişebilir.

Gaz yapıcı gıdaların etkileri kişiden kişiye değişiyor
Yemek sonrası yaşanan şişkinlik hissi, çoğu zaman tuvalete çıkıldığında geçmektedir. Burada özellikle kişinin genel sağlık durumu, bağırsaklarının anatomik yapısı ve karın içindeki duruşu önemlidir. Bu yapılanma kişiden kişiye değişiklik gösterdiği için gaz yapıcı gıdaların her kişide bağırsak düğümlenmesine neden olmayacağı unutulmamalıdır. Ancak ülser gibi sindirim sistemi problemleri varsa veya daha önce karın bölgesinde cerrahi işlem yapılmış ise bu kişiler beslenmelerine özellikle dikkat etmelidir.

Yaş ilerledikçe süt tüketimi azalıyor
Sütte bulunan laktoz, yaş ilerledikçe bazı kişilerde rahatsız edici olabilir. Yaşla birlikte zaman içinde kişilerin vücudunda süt şekerini sindirecek enzim azalmaktadır. Araştırmalar da laktoz intoleransının erişkin nüfusta yüzde 30 olduğunu göstermektedir. Bu nedenle yaşlandıkça insanlar süt içmeyi azaltır çünkü süt içince oluşan gazdan rahatsız olur. Böyle bir durumda süt miktarını rahatsız etmeyecek düzeye çekmek, yaş ilerledikçe de süt yerine yoğurt ve peynir tüketmek daha doğru olacaktır.

"Karnım balon gibi şişti" diyorsanız…
Sindirim sisteminin içerisindeki algı yapan sinirler, vücuttaki gazın size zarar verip vermeyeceğini belirlemektedir. İrritabl bağırsak sendromu olan kişilerde ise sinirlerin algısında bir sorun vardır. Aslında kişinin gaz problemi yoktur. Karnı balon gibi şişen kişilerin gaz nedeniyle şikayetleri varsa doktora gidip bunun nedenini araştırması ve doğru tedaviyi alması gerekmektedir.

Hazımsızlık ve şişkinliğe neden olan faktörler
Sindirim sistemindeki gazın kişiyi ne ölçüde rahatsız ettiği önemlidir. Aşırı gazdan şikayet eden insanların çoğunda yapılan ölçümlerde bağırsakta normal insanlardan daha fazla gaz tespit edilmemiştir. Ancak hastanın sık sık yaşadığı şişkinlik ve gaz problemi varsa mutlaka doktora danışmalıdır. Sindirim sistemine olması gerekenden fazla hava kaçmasına neden olan faktörler şu şekilde sıralanabilir:

• Lokmaları yetersiz çiğnemek
• Yemeği büyük lokmalar halinde yutmak
• Hızlı yemek yemek
• Yemek yerken konuşmak
• Midenin asit salgısında sorun olması
• Atrofik – kronik gastrit
• Aşırı yağlı yemek tüketilmesi
• Protein tüketiminin günlük miktarı aşması
• İnce bağırsaklarda parazit varlığı
• Şeker ya da karaciğer hastası olmak

İleri vakalara cerrahi müdahale gerekiyor
Aşırı gaz oluşması durumunda mekanik bir etki olmaksızın bağırsak düğümlenmesi yaşanıyorsa bağırsak hareketlerini artıracak bazı manevralarla durum kontrol altına alınır. Ancak bağırsak düğümlenmesi bazen çok ilerleyebilir ve kanamaya, duvarda incelmeye yol açabilir. Böyle durumlarda bağırsağı harekete geçirmek için cerrahi müdahale söz konusu olabilmektedir.

Hamileler son ay çalışmamalı

Bebek bekleyen kadınların, hamilelik dönemlerinin sekizinci ayından itibaren çalışmalarının sigara içmek kadar zararlı olduğu saptandı.

Essex Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre, kadınların gebeliğinin son ayında çalışması, sigara içmeleriyle eşdeğer.

Araştırmaya göre, hamileliklerinin sekizinci ayından sonra çalışmaya devam eden kadınların bebekleri, gebeliğin altıncı ile sekizinci ayı arasında çalışmayı bırakan kadınlara göre daha az sağlıklı doğuyor. Gebeliklerinin son ayında çalışan kadınların bebeklerinin ortalama 230 gr daha hafif doğduğu ortaya çıktı.

Bebeğin gelişim süreci için tehlikeli

Söz konusu araştırma, ilerleyen dönemde bebeğin gelişim sürecinin tehlikeye girebileceğine dikkat çekerken, annenin gebelik sürecinde sigara içmesi kadar bebeğe zarar verdiğini ortaya koydu.

Gülümsemeye dair şaşırtıcı gerçekler: Hangi gülümseme ne anlama geliyor?

Gülümsemeye dair şaşırtıcı gerçekler: Hangi gülümseme ne anlama geliyor?
Vücut dili kullanımının en belirgin özelliklerinden olan gülümsemenin farklı çeşitleri, altında farklı anlamlar barındırıyor. Tıpkı hissederek gülümsemenin ve mutlu olmadığımız halde gülümsemenin karşımızdaki kişiler tarafından hissedilebiliyor olması gibi, nasıl güldüğümüzün de karşımızdaki kişiler tarafından algılanış biçimi farklılıklar gösterebiliyor.

Dudakları kapatarak gülümsemek


Dudaklar kapalı şekilde gülümsemek, gülümsemenin en yaygın olarak kullanılan çeşitlerinden biri. Kolay yapılabiliyor olması, gülümsemek istemediğimiz ancak gülümsememiz gereken durumlarda karşı tarafa kibar ve nazik bir tepki vermeyi daha kolay hale getiriyor. Dudaklar kapalı olarak gülümsemek, çoğunlukla samimi algılanmayan bir gülümseme biçimi. Gerçekten hissederek gülümseyen kişilerden dişlerini göstererek gülümsemelerini bekliyoruz. Her ne kadar orta dereceli bir samimiyet belirtisi olarak algılansa da, karşımızdaki kişinin gülümserken dişlerinin beyazlığına güvenmiyor oluşunun ya da dişlerindeki problemleri gizlemek isteyişinin de dudaklarını sıkı şekilde kapatarak gülümsemeyi tercih etmesinin sebebi olduğunu da aklımızın bir köşesinde bulundurmakta fayda var.

Kendini beğenmiş gülümseme


Kendini beğenmiş ve odağın kendisinde olmasını isteyen insanların çoklukla kullandığı bu gülümseme çeşidinde, dudaklar genelde kapalı ve gülümseme sağa ya da sola çekilmiş olarak bulunuyor. Zaman zaman dudakların aralık olduğu ya da üst dudağın biraz daha kalkık tutulduğu durumlarda da gözlenebiliyor. Dudaklarla birlikte kaşlarda da bir tarafı kaldırmak gülümsemeyi tamamlayıcı olarak kullanılabiliyor.

Kendini beğenmiş şekilde gülümseyen insanların bir çoğu bulunduğu ortamda lider konumunda olmak isteyen ve odak noktası olmak isteyen kişiler. Kalabalık bir ortamda iletişim kurduğunuz kişilere bir süreliğine bu şekilde gülümsemeye devam ettiğinizde sizinle konuşurken çok daha dikkatli ve gergin olduklarını hissedebilirsiniz.

Yarım gülümseme


Kendini beğenmiş gülümsemeye oldukça benzeyen bu gülümseme türü, asimetrik bir görüntü yarattığı ve tam olarak ne yaptığınızın anlaşılmaması nedeniyle en karmaşık ve en farklı tepkiler alabileceğiniz gülümseme çeşidi. Kendine güven, utanma, ilgi, kızgınlık, dominantlık gibi birbirinden çok farklı duyguları yansıtabiliyor.

Ağız açık gülümseme


Ağız açık olarak gülümseme, dişlerin tamamının gösterildiği gülümseme çeşidinden farklı olarak, kahkaha atarken çekilmiş bir fotoğraf görüntüsünü andırır. Bu gülümseme de, şaşırtıcı şekilde çoğunlukla yapay ve samimiyetsiz bir imaj yansıtır. Her ne kadar yapay olsa da, bu şekilde gülümseyen kişiler çoğunlukla umursamaz, ben merkezci ve eğlenceli kişiler olarak tanımlanır. Özellikle fotoğraflarda fotojenik görünmenin en kolay yollarından biri, tüm dişleri göstermek ve ağzınızı olabildiğince açmak. Tabii ki öğle yemeğinde dişinizde maydanoz kalmadığından ve dişlerinizin yeterince beyaz olduğundan emin olduktan sonra:)


Bu içerik http://www.uplifers.com/ tarafından hazırlanmıştır.


Bir boomads advertorial içeriğidir.


Kerevizin Kökü de Sapı da Çok Sağlıklı

Kereviz, sağlık açısından da önemli etkilere sahip bir sebze. Kerevizin pek çok faydası var. 

Bunların en başında, kanın pıhtılaşmasında önemli yere sahip olan K vitamininin güçlü bir kaynağı olması geliyor. K vitamin ile birlikte yüksek oranda A vitamini, fosfor ve potasyum, daha azmiktarlarda da B ve C vitamini, diğer mineralleri bünyesinde içerir. Kerevizin kökü ve sapının da çok sağlıklı olduğunu söyleyen beslenme uzmanı İpek Ağaca, kerevizin insan sağlığındaki önemini anlattı.

Kansere Karşı Kereviz

Kereviz, içerdiği yüksek antioksidan etkiye sahip flavonoidler sayesinde, kanser hücrelerinin çoğalmasını engellemeye yardımcı. Beyaz renkte bir sebze olması, liforanının yüksek olması, vitamin veminerallerden zengin olması bakımından kansere karşı koruyucu, detoks etkisine sahip bir sebze.

Kabızlığa ve Hipertansiyona Karşı Kereviz Sapı!

Suda çözünür posa bakımından zengin bir besin olan kereviz, bize sindirim sisteminin düzenli çalışmasında da kolaylık sağlar. Bunun için tek yapmamız gereken 1 adet kereviz sapını yoğurdumuza, salatalara vey ayemeklerimize ilave etmektir diyen beslenme uzmanı İpek Ağaca, kereviz sapının tansiyonu düşürmeye yardımcı bir sebze olduğu da belirtti.

Kereviz Ye; İdeal Kilonu Koru

Kereviz, düşük kalori içeren bir sebze. 100 gr kereviz sadece 16 kalori enerji veriyor. Etli veya zeytinyağlı yemeğini de tercih edebileceğinizi diyen Ağaca, çiğ şekilde rendeleyip bol yoğurt ve bir kaşık zeytinyağı ile karıştırarak salata halini de afiyetle tüketebileceğinizi söyledi.


Erkekler Neden Yalan Söyler?

Bazı erkekler hiç yalan söyleyemez, hemen gözlerinden, hal ve hareketlerinden anlaşılır. Bazıları da kendi kişilik değerlerini artırma amacıyla zararsız yalanlar söylerler. 

Erkeklerin en çok hangi konularda yalan söylediklerini belirlemek için yapılan araştırmada ilginç sonuçlara varılmış.

İşte erkeklerin en sık söylediği yalanlar...

Statü yalanı: 
Erkekler olayları biraz şişirmeye meraklı. En büyük arabalar onların, en önemli is yerlerinde onlar çalışır. Bu gösteriş hevesi kendilerini başkalarıyla kıyaslama düşüncesinden kaynaklanıyor.

Bilgi yalanı: 
Hiçbir bildikleri olmasa da, erkeklerin yüzde 84'ü bilgi sahibiymiş gibi davranıyor. Kendilerini sorun çözme konusunda yetenekli görüyorlar.

Duygu yalanı: 
"Bir problemin mi var?" erkeklere sorulduğunda, genelde "Hayır, yok!" derler. Zaaflarını açığa vermeyi sevmediklerinden bunları gizlerler.

Korku yalanı: 
Erkekler, cesur olmaları gerektiğini sanırlar. Onun için korkularını ve fobilerini (örümcek gibi) saklarlar.

Tembellik yalanı: 
Yaptıkları her şeyi abartılmış gerekçelerle savunmayı hoşlanırlar. Beyinlerinin arkasında yatan düşünce: Yaptıkları her şeyin bir anlamı olmasını isterler.

Kaytarma yalanı: 
Uzun süreli tartışmalardan kaçmak için, soruları hemen kısa bir "Evet" ile cevaplandırırlar. Örneğin "Beni halen seviyor musun?" veya "Bu elbise bana yakıştı mı?" suallerini.

Ağzından Çıkanla Aklından Geçen Farklı

Yalana ilişkin yapılan çeşitli araştırmalarda, erkeklerin söylediği ve aklından geçirdiği arasında dağlar kadar fark olduğu ortaya çıktı. Bunlardan bazı örnekler:

Söylediği: "Ben daha çok evime bağlı bir insan sayılırım."
Düşündüğü: "Kahvehanelerin çoğunda bana ayak basma yasağı konulduğundan beri."

Söylediği: "Neden bu kadar kıskanç olduğunu gerçekten anlamıyorum?"
Düşündüğü: "Sibel, Burcu ve Hülya Allah'tan öyle değiller."

Söylediği: "Çok çalıştığını görmek beni üzüyor."
Düşündüğü: "Sen temizliğini yaparken ben televizyon izleyeyim bari."

Söylediği: "Ne, çocuk yine ishal mi oldu?"
Düşündüğü: "Oysa bira içtikten sonra ne güzel hemen uykuya dalmıştı..."

Söylediği: "Her zaman için arkadaş kalabiliriz."
Düşündüğü: "Beni telefonla aramadığın sürece."


Yetişkinlerde Görülen Çocuk Hastalıklarına Dikkat!

Suçiçeği, kabakulak gibi hastalıklar çocukluk çağı hastalıkları olarak biliniyor. Ancak bulaşıcı olan ve dikkat edilmezse hızla yayılan bu hastalıklar yetişkinler için daha riskli olabiliyor. 

Memorial Şişli Hastanesi Dahiliye Bölümü'nden Uz. Dr. Serap Bos, yetişkinlerde de görülen çocukluk çağı hastalıkları hakkında bilgi verdi.

Suçiçeği yetişkinlerde daha ağır seyrediyor
Suçiçeği çocukluk çağında geçirilmemişse yetişkinlik döneminde de görülebilmektedir. Hastalığa yakalananların çoğu doğal bağışıklık edinerek kendiliğinden iyileşmektedir. Çocukluk çağında geçirilen suçiçeği enfeksiyonu, yetişkinlikte geçirilenlere göre daha hafif seyretmektedir.

Yetişkinlerde ortaya çıkan suçiçeği enfeksiyonu bazen kanama ve pıhtılaşmayla ilgi sorunlara neden olabilmektedir. Trombosit denilen hücrelerin sayısında azalmaya sebep olan suçiçeği, pıhtılaşma faktörlerini etkileyebilmektedir. Bu durum hayati riske bile yol açabilmektedir. Bununla birlikte suçiçeği virüsü, beyne sıçrama yaptığında menenjit ve beyin iltihabına, akciğerde de enfeksiyona neden olabilmektedir. Anne adayları, özellikle gebeliğin son aylarında, suçiçeği hastalığına yakalanırsa mutlaka doktora başvurmalıdır. Gebelik sırasında geçirilen suçiçeği, bebekte ciddi sakatlıklar, zeka geriliği, göz problemleri, kol ve bacak anomalileri hatta bebeğin kaybına bile neden olabilmektedir. Bütün bunların önüne geçilebilmesi için en az bir doz suçiçeği aşı olunması önemlidir.

Kabakulak yetişkinlerde kısırlığa neden olabilir
Bulaşıcı bir hastalık olan kabakulak, daha çok kış sonunda ve ilkbaharda ortaya çıkabilmektedir. Sıklıkla 5-10 yaşlarındaki çocuklarda görülmektedir. Kabakulak çocukluk çağı olarak bilinmesine rağmen erişkinlerde de görülebilir. Tükürük bezi, beyin, böbrek, pankreas ve sinirlerde iltihap oluşumuna neden olabilmektedir. Kabakulak hastalığına yakalanan erkeklerde testislerin iltihaplanması olarak bilinen orşit gelişebilmektedir. Ergenlikten önce geçirilen kabakulakta bu durum söz konusu değildir. Özellikle erişkin erkeklerde kabakulak %25 oranında orşite neden olmaktadır. Sık rastlanmamakla birlikte iki taraflı orşit durumunda kısırlık gelişebilmektedir. Bunun yanı sıra hastalığın şiddetli seyrinde ve yayılmasından sonra sağırlık yaşanabilmektedir. Kadınlarda yumurtalıkların iltihaplanması sonucu kısırlığa neden olabilen kabakulak, gebeliğin erken döneminde ortaya çıkarsa düşük riskine yol açabilmektedir.

Çocuklar ebeveynlerine bulaştırabilir
El, ayak ve ağız hastalığı, çocuklarda oldukça yaygın olarak görülen virüslerin yol açtığı bir rahatsızlıktır. Genellikle okul öncesi çocuklarda görülmektedir. Hastalığa neden olan virüs burun ve boğaz salgısından geçebilir. Bu nedenle genellikle enfeksiyonu geçiren çocuklar önce ebeveynlerine hastalığı bulaştırmaktadır. Bu hastalık çocuklarda hafif ateşle ortaya çıksa da yetişkinlerde daha şiddetli ateş ve ciddi belirtilerle gözlemlenmektedir. Nadiren de olsa beyinde iltihaplanmaya yol açabilmektedir. Ateş başladıktan 1-2 gün sonra ağızda ağrılı yaralar oluşmaktadır. Boğazda ağrı ve iştahsızlıkla birlikte; ayak tabanı kalça, kol, bacak ve yüzde isilik meydana gelebilmektedir.

Kızamık ve kızamıkçık gebelerde daha tehlikeli hale geliyor
Kışın son döneminde ve ilkbaharda daha çok ortaya çıkan kızamık, ateş ve deride döküntülerle kendisini göstermektedir. Çocukluk çağı hastalığı olarak bilinse de, önceden bu hastalığı geçirmeyen yetişkinlere bulaşabilmektedir. İshal, akciğer, gırtlak ve orta kulakta iltihaba yol açabilen kızamık, bazı durumlarda tehlikeli olabilmektedir. Kızamık virüsü gebelikte bebekte bir anomaliye sebep olmamakla birlikte düşük ve erken doğum riski arttırmaktadır. Gebelik öncesi bağışıklığı olmayan kadınlar aşılanmalı ve aşıdan sonra 3 ay içinde gebe kalmamaları gerekmektedir. Gebelik sırasında kızamık aşısı yapılamamaktadır. Döküntü, hafif ateş ve lenf bezlerinde şişme gibi belirtilerle kendini gösteren kızamıkçık hastalığı da her yaşta görülebilen bir hastalıktır. Gebelikte kızamıkçık hastalığına yakalanılması durumunda hastalık, anne karnındaki bebeğe geçebilmektedir. Kızamıkçık virüsü, anne üzerinde olumsuz bir iz bırakmazken bebekte kalp problemleri, duyma kaybı, zeka geriliği ve beyin hasarı gibi kalıcı etkilere neden olabilmektedir.