22 Ağustos 2016 Pazartesi

Yaz Gelmeden Diyete Başlamak İsteyenlere 10 Özel Detoks İçeceği


ÖZNÜR DOĞAN


Yaz başlamadan önce pek çoğumuzu bir panik hali alır: Nasıl kilo vereceğiz? İşte tam bu zamanlarda internetten araştırmalar yapmaya başlar, uzun zamandır bakmadığımız diyet kitaplarına bakarız.
Her ne kadar kısa sürede çok kilo vermenin iyi bir şey olmadığını bilsek de en etkili diyetlere bakıp kendimize en uygun olanı seçmeye çalışırız. Amaç, yazın bikinilerin ya da mayoların içinde güzel durabilmektir. Hem de kışın aldığımız kiloları hızlıca verebilmektir.
Ancak bir diyete başlamadan önce yapılması gereken önemli bir şey vardır: detoks. Detoks, vücudun alışılagelmiş düzenini birkaç günlüğüne bozarak bizi rejime hazırlar. Aynı zamanda vücuttaki şişliklerin atılmasını sağlayarak daha makul bir kiloda rejime başlamamıza neden olur.
Durum böyleyken ve yaz çanları çalıyorken detoks içecekler konusuna da girelim dedik.
Yazı özlerken detoks yapmak isteyenler, hadi başlayalım.


Salatalık, limon ve nane detoksu

Bu detoksu yapabilmeniz için ihtiyacınız olan şeyler neredeyse her evde bulunan yiyecekler.
Malzemeler: 300 ml. su, 1 adet salatalık, 1 adet limon ve 10 adet nane yaprağı.
Hazırlanışı: Salatalığı ve limonu küp küp kesin ve suya atın. 10 adet nane yaprağını yıkayıp hazırladığınız karışıma ekleyin. 1 gece boyunca buzdolabında bekletin. Ertesi gün bu karışımı dilerseniz tek seferde için dilerseniz de aralıklarla tüketin. Salatalık ve limonları da yiyebilirsiniz.


Frambuaz, elma ve salatalık detoksu

 

Renkli bir detoks dönemi için farklı bir önerimiz var. Yapılması çok kolay, içmesi çok afiyetli.
Malzemeler: 1 sürahi su, 100 gram frambuaz, 1 adet elma, 1 adet salatalık ve 1 adet limon.
Hazırlanışı: Elma ve salatalığı dilimleyerek suya atın. Üzerine frambuazı ve limon dilimlerini ekleyin. 3 saat beklettikten sonra afiyetle için. Gün boyunca susadığınızda bu detoks içeceğini unutmayın.

Avokado, salatalık, ıspanak ve nane detoksu

 

Detoks denildiğinde akla ilk olarak yeşil renk geliyor. Sağlık fışkırıyor sanki yeşilden. İşte bu detoks içeceği de tıpkı öyle.
Malzemeler: 1 su bardağı su, 1 adet salatalık, 1 adet avokado, 4 yaprak ıspanak ve 5 yaprak nane.
Hazırlanışı: Tüm yeşillikleri blenderdan geçirin. Suyu blenderın içine ekleyin ve tekrar karıştırın. Üzerine parçalanmış ceviz ya da badem serpin. Arzu ederseniz 1 çay kaşığı zeytinyağını üzerinde gezdirin.

Greyfurt, lime ve limon detoksu

 

Gerçek detoks havasına girmek isteyenler için en iyi alternatiflerden bir tanesi. İçinde greyfurt da var!
Malzemeler: 1 adet greyfurt, 1 adet lime, 1 limon ve 1 sürahi su.
Hazırlanışı: Greyfurt, lime ve limonu dilimler halinde kesin. 1 sürahi suya ekleyin. Dilerseniz nane yapraklarıyla süsleyin. 3 saat beklettikten sonra afiyetle için.

Nar, ananas, limon ve zencefil detoksu

 

Zencefilsiz detoks olmaz diyenler için işte zencefilli bir detoks içeceği.
Malzemeler: Yarım limon, 1 adet nar, 1 bardak ananas, 300 ml. su, 1 çay kaşığı zencefil.
Hazırlanışı: Limonun suyunu sıkıp suya ekleyin. Üzerine rendelediğiniz narı ekleyin. Bir bardak olacak şekilde küp haline getirdiğiniz ananası blenderdan geçirip karışıma ekleyin. Son olarak zencefili ekleyip hepsini blenderdan geçirin. 2 saat bekledikten sonra afiyetle için.

Ispanak, nane, limon, salatalık ve maydanoz detoksu

 

Ispanak içine girince daha lezzetli hale gelen detoks içeceklerden bir tanesi.
Malzemeler: 3 su bardağı ıspanak yaprağı, 1 adet salatalık, yarım limon, 5 yaprak nane, yarım su bardağı maydanoz, 1 sürahi su.
Hazırlanışı: Ispanak, salatalık, nane ve maydanozu blenderdan geçirin. 1 sürahi suyla karıştırıp tekrar blenderla karıştırın. Son olarak yarım limonu dilimleyip suya ekleyin. 3 saat bekledikten sonra gün boyunca için.

Portakal, elma, lime ve havuç detoksu

 

Turuncunun enerjisini kendisinde hissetmek isteyenlere özel, çok leziz bir detoks içeceği.
Malzemeler: 1 adet portakal, 1 adet havuç, 2 elma, 1 armut.
Hazırlanışı: Portakal, havuç, elma ve armutu parçalara ayırıp blenderdan geçirin. Ardından vakit geçmeden bardağa döktüğünüz karışımı için.

Nar ve elma detoksu

 

En sade ve en lezzetli detoks içeceklerinden bir tanesiyle karşı karşıyayız. Hemen yapabileceğiniz, hemen içebileceğiniz mis gibi bir karışım.
Malzemeler: 1 adet nar, 1 adet elma.
Hazırlanışı: Ayıkladığınız nar ve parçalara böldüğünüz elmayı blenderdan geçirin. Afiyetle için.

Lime, limon, nar, nane detoksu

 

Renksiz şeyler size göre değilse, detoksunuz bile renkli olmalıysa rengarenk bir detoks içeceği önerimiz var.
Malzemeler: 1 adet lime, 1 adet limon, 3 adet nar, 5 yaprak nane.
Hazırlanışı: Öncelikle narın suyunu çıkarın. Bir sürahi suya nar suyunu ekleyin. Üzerine dilimlediğiniz lime ve limonu da ekleyin. Son olarak naneyle birlikte karıştırın. Yaklaşık 5 saat buzdolabında saklayın ve gün boyunca için.

Limon detoksu

 

Kapanışı dünyanın en basit detoks içeceğiyle yapalım istedik. 1 sürahi suya dilimleyerek ekleyeceğiniz limonları 1 gün boyunca dolapta bekletin. Ertesi gün, gün boyunca için. Gerçek bir yenilenmenin tadını çıkarın.
Ayrıca “detoks diyeti nasıl yapılır” başlıklı konumuza bakmayı da unutmayın.
Son olarak her zaman olduğu gibi detoks içecekler konusunda da doktorunuza danışın.

25 Temmuz 2016 Pazartesi

Sağlıklı Bir Kiloda Olmayı Gerçekten İstiyor musunuz?

Kilo probleminizi ortadan kaldırmanın tek yolu; tersine karar vermekten geçiyor!

Sağlıklı yaşam ve spor merkezi b-fit'in kurucusu Bedriye Hülya, kilo sorunun 3 etkenden kaynaklandığını, davranış değişikliğiyle bu sorunu ortadan kaldırılabileceğine dikkat çekti. Kilo fazlalığının nedenlerini sağlıksız beslenme alışkanlıkları, hareketsizlik ve sağlık sorunları olmak üzere 3 ana başlıkta inceleyen Hülya, "Kilo fazlalığının oluşmasında en önemli etkenlerden biri sağlıksız beslenmeyi aile içinde öğrenmiş olmamızdır.

Pek çok ailede kişinin sağlıklı oranlarda alması gereken besinler yerine bir takım besinlerin ağırlıklı olarak tüketildiğini görürüz. Örneğin; Türk toplumunda ekmeği gerektiği miktardan fazla tüketmek, bir öğünde mantı, börek, pilav'a yer verirken 'nerede bu öğünde fazlasıyla olması gereken sebzeye veya proteine yer?' diye sormamak, çalışırken çıkılan öğle yemeklerinde fast food'a yönelmek, günlerde yenen pasta ve kurabiyeler, regl günlerinde şekere olan düşkünlük hep bu sorunu oluşturur.

Ayrıca teknolojinin gelişmesiyle, TV'nin ve bilgisayarın karşısında harcanan uzun saatlerin sonucu hareketsiz kalmanın ve ertelenen doktor randevuları, gitmekten çekindiğimiz psikologlar, uyulmayan diyetler gibi nedenlerin de kilo fazlalığına neden olan en önemli etkenlerdendir" dedi.

Günlük Liste Tutun

Kilo vermek için tek çözümün sorunun tersine karar vermek olduğuna inandığını aktaran Bedriye Hülya, "Tersine karar vermek söylendiği veya yazıldığı kadar kolay olmayabilir. Bunca yıl börek, çörek, pilav, tatlı yiyen, hareketi minimumda tutmayı alışkanlık edinmiş kişi bir anda 'tamam artık sağlıklı besleneceğim ve hareket edeceğim' demekte zorlanabilir, dese bile yakın çevresi ve alışkanlıkları değişmeden bu kararına uymakta zorlanabilir. Bu bir davranış değişikliği çalışması gerektirebilir.

Davranış değişikliği sistemli bir çalışmadır ve her sistemli çalışma gibi analiz, planlama ve uygulama gibi süreçlere ihtiyaç duyar. Analiz; içinde bulunduğunuz sağlıksız koşulları, ne zamanlarda bu koşulların sizi esir aldığını ve bunlarla başa çıkabildiğiniz anları saptamayı gerektirir. Örneğin iş yerindeyken canınız sıkıldığında bir şeyler yemek ihtiyacı hissediyor olabilirsiniz veya öğleden sonra güne gittiğinizde ev sahibinin yaptıklarından yemek zorunda hissediyor olabilirsiniz.

Her sabah çocuğunuzdan kalan kahvaltıyı da dökülmesin diye bitirmek zorunda hissediyor olabilirsiniz. Bu durumları günlük bir liste halinde tutarak hangi durumlarda ve ne hissederek sağlıksız beslendiğinizi bulabilirsiniz" diye konuştu.

Sağlıklı Bir Kiloda Olmayı Gerçekten İstiyor musunuz?

Eğer cevabınız evet ise sorunu saptamak ve planlayarak uygulamak sizin elinizde. Sorun da, çözüm de, sonuç da sizde.

Analiz sürecinde neyi ne zaman yaptığınızı saptadıktan sonra planlama aşamasında girdiğiniz çarkı kırabilmek için gereken bilgilerle planlama yapmaya başlayabileceğinizi beliren Bedriye Hülya, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Örneğin öğle yemek saatinde işyerinizdeki arkadaşlarınızla yemeğe gitmek yerine, evden getirdiğiniz sağlıklı yemekleri yiyebilir, spora gitmeyi buraya 'oyunbozan' olarak koyabilirsiniz. Güne gitmeniz gerekiyor ise arkadaşlarınızla sağlıklı bir menü hazırlamak üzere toplantı yapabilir ve güne gittiğiniz gün mutlaka yürümeyi planınıza alabilirsiniz. Arkadaşlarınızla akşam iş çıkışı içmeye gidiyorsanız belki de o saati spora ayırabilirsiniz.

En zor olan basamak gibi görünen süreç uygulama olabilir. Ancak bu konuda da yapılabilecekler var. Örneğin ödüller. Eğer 5 gün öğlen iş arkadaşlarınızla yemeğe çıkmak yerine spora gittiğinizde kendinize en istediğiniz bluzu alarak ödüllendirebilir, evde sizden başka yaşayanlara yada yakın arkadaşlarınıza ile kararınızı bildirip bir anlaşma yapabilirsiniz. Bu anlaşmaya göre; eğer hakikaten çok kilo vermek istiyorsanız kilo kaybetmediğiniz her hafta için kendinizi onlara hediye almak zorunda bırakabilirsiniz."

Gerçekten Sandığınız Kadar Aç mısınız?

Açlık beyninizde mi, kalbinizde mi, midenizde mi? Ya da şöyle soralım; gerçekten aç mısınız?

Duygularımız, hayatımızı yönetirken hep ön planda olmuştur. Aynı durum yemek seçimlerimize de yansımaktadır. Aç olduğumuzu en basit şekilde karnımız guruldamaya başladığında anlarız ancak duygusal açlık, fiziksel açlıktan oldukça farklı olmasına rağmen ikisini birbirinden ayırt etmek oldukça zor olabilmektedir. Duygular, beslenmemizi etkileyen önemli faktörlerden biridir. "Yapılan araştırmalar, normalin üzerinde yemek yeme sebebimizin yüzde 75 oranında duygusal duruma bağlı olduğunu gösteriyor" diyor Uzman Diyetisyen Gamze Şanlı Ak.

Beynimiz, sinirler arasında iletişimi ‘nörotransmitter’ adı verilen kimyasallar ile sağlar. Ruh halimizi direk etkileyen nörotransmitter’ler; serotonin, noradrenalin ve dopamin’dir.

Serotonin; rahatlamayı ve sakinleşmeyi sağlamakla birlikte iştah ve uykunun düzenlenmesinde rol oynar. Serotonin stres ve gerilim hissini azaltır.

Dopamin ve Noradrenalin; enerjikliği ve uyanıklığı sağlar. Vücutta üretildiklerinde; birey daha hızlı düşünmeye, tepki vermeye başlar, daha motive hisseder, refleksleri hızlanır.

Beynin Aç

Yale Üniversitesi tarafından yapılan bir çalışmada, açken ve tokken beynin aktiviteleri ölçülüp beynin açlık durumdaki tepkisi gözlemlenmiştir. Katılımcılar bir cihaza bağlanarak kan glikoz seviyelerinden açlık ve tokluk durumlarına, ayrıca işlevsel MRI yöntemiyle beyin aktivitelerine bakılmıştır.

Yemekten iki saat sonra katılımcılara çeşitli yemek fotoğrafları gösterilmiş ve ölçümlere başlanmıştır. Katılımcıların beyindeki, mantıklı düşünme ve karar verme, sebep- sonuç, planlama gibi yönetimsel becerilerinin olduğu kısımda daha fazla aktivite olduğu görülmüştür. Bireyler, yüksek kalorili abur cuburları reddetmek ve duygularını kontrol etmekte daha başarılı olmuştur. Ancak uzun süreli açlık sonrası glikoz değerleri düşmeye başladığında beyindeki duygularımızla ilişkili daha derin alanlar aktive oluyor. Beyin komut vererek bireyi yemeğe yönlendiriyor ve birey gördüğü abur cuburu yemeye başlıyor.

Uzun süreli açlık gibi, yapılan şok ve düşük kalorili diyetler sonucu da besin bulamayan beyin hücreleri, açlık adını verdiğimiz içgüdümüzü harekete geçirir.

Kalbin Aç

Duygusal yemek yeme, en çok ‘Kalbimiz Aç’ olduğunda ortaya çıkmaktadır. Kızgınlık, öfke, yalnızlık, güvensizlik, suçluluk, kıskançlık, kaygı, hayal kırıklığı, üzüntü, sıkıntı, sevgi boşluğu duygusal yemek yemeği tetikler. Duyguların yerini yemekle doldurmak, kilo alma sürecini başlatacaktır. Kilo aldıkça kendini beğenmeme ve bunun sonucu şok diyet uygulamaları ve sonrasında tekrar kilo alımı vücutta yo-yo sendromuna sebep olacaktır. Mutsuz hisseden kişi kilo alır. Hayal kırıklığı kişiye kendini yalnız ve gelecek hakkında umutsuz hissettirir. Bu da kendine olan ilgisini kaybetmesine ve belki de kilosunu umursamamasına yol açar. Bastırılmış üzüntü fark edilip, başa çıkılmadığı sürece, binge eating olarak adlandırdığımız tıkınırcasına yemek yeme sendromuna yol açabilir. Depresyon yüzünden yiyen kişiler, genellikle süt ürünlerine yönelirler (dondurma, çikolata, peynir gibi). Çünkü süt ürünleri kimyasal yapıları nedeniyle antidepresan ilaçlarla aynı nörolojik etkiyi yaparlar.

Miden Aç

Normalde sağlıklı bir diyet programı kişiyi çok ciddi bir şekilde acıktırmaz. İnsan fizyolojisinde kan şekeri 3 saatte bir düştüğü için, 3 saatlik aralarda mutlaka ara öğünlerin tüketilmesi gerekir. Eğer kişi sadece 3 ana öğünden oluşan bir diyet yapıyorsa, ya da uyguladığı diyet programı kendi vücuduna ve metabolik hızına göre çok düşük kaloride ise o zaman ani açlık krizleri oluşur.

Açlık krizleri/yiyecek aşermelerinin vücudun bilgeliğini yansıttığına inananlardanım; vücudun ihtiyaç duyduğu besin ögelerinin sinyalini verdiğini düşünüyorum. Örneğin; krize girip çikolataya aşermek vücudun daha fazla antioksidana ihtiyaç duyması olabilir. Bununla birlikte aslında bir kase dolusu kırmızı üzüm, çikolataya oranla daha yüksek antioksidan sağlar ancak çoğumuz üzüm yerine çikolatayı tercih ederiz.

Kısıtlayacağınıza Miktarı Azaltın

Açlık krizlerinin ve aşermelerin psikolojik mi fizyolojik mi olduğuna dair çok uzun zamandır araştırma yapılmakta ancak her iki durumunda etkili olabildiği görülmektedir. Örneğin; küçükken hasta olduğumuzda annemizin yapmış olduğu tavuk suyu çorba bizi iyileştirmeye yeter. Büyüyünce de hasta olduğumuzda psikolojik olarak anne eli değmiş tavuk suyuna çorbanın işe yaracağını düşünürüz. Her yiyeceğe aşerebiliriz ancak genelde bunlar pek de besleyici olmayan yiyeceklerdir ve bu durumlarda psikolojik faktörler muhtemelen fiziksel ihtiyaçlardan daha etkilidir.
Açlık kriziniz/aşermeleriniz karşı konulamaz duruma geldi ve kaçamak yaptınız kendinizi suçlu hissediyorsunuz...

Çok sıkı diyetler uygulamak veya diyetteyken bazı grupları kısıtlamak (özellikle karbonhidratları) bu krizlerin pik yapmasına neden olur ve kendinizi kısır bir döngünün içinde bulabilirsiniz. Bazıları başarılı olabilir ancak genelde kaçınma daha da güçlü bir istekle sonlanır. Aşerilen yiyecek ciddi bir sağlık riski oluşturmadığı sürece (yüksek tansiyonu olan birinin tuzlu yiyecekler aşermesi gibi) bu isteği gidermenin ancak bunu ılımlı bir şekilde yapmak daha iyidir. Bazen yüksek kalorili ve yağlı yiyeceklerden minik miktarlarda tüketmek kendinizi kontrol etmenize yardımcı olabilir.

Açlık Krizleri/Aşermelerle Başa Çıkmanın İpuçları

• Açlık krizleri genelde kısa sürelidir 20 dakika dayanabilirseniz bu isteğinizin geçtiğini görebilirsiniz.
• Ara öğünlerinizi planlayarak krizleri önleyebilirsiniz, çalışma masanızın çekmecesinde, arabanızda ve çantanızda mutlaka sağlıklı atıştırmalıklar taşıyın.
• Kriz anlarınızı ve aşermelerinizi not edin. Örneğin günün hangi saatlerinde açlık krizi yaşıyorsunuz hangi yiyeceklere aşeriyorsunuz, ne kadar uzun sürüyor ve nasıl başa çıkıyorsunuz? Aşermeleriniz hakkında notlar tutmak ilerideki günler için size ışık tutacaktır ve kontrol edilebilirliği sağlayacaktır.
• Sağlıklı alternatiflere yönelin. Cips yerine yağsız patlamış mısır olabilir. Sert ve gevrek bir şeyler mi canınız çekiyor o zaman meyve kurularını deneyin.
• Tatlı mı istiyorsunuz? Elma, armut veya şeftaliyi fırınlayıp üzerine tarçın eklemeye ne dersiniz.
• Bazen susuzlukla açlık birbirine karışır. Acıktığınızı hissettiğinizde önce su için ve bekleyin, çoğu zaman aslında aç olmadığınızı fark edeceksiniz.

Ruh sağlığımıza iyi gelecek diyetler

Fransız psikiyatrist Pinel, bundan 200 yıl kadar önce, deliliğin insanın midesi ve bağırsaklarında baş gösterdiğini yazmıştı. 1930'lu yıllarda yayımlanmış psikiyatri ders kitaplarında da şizofren hastalarının genelde kötü beslenen kişiler olduğu yazıyordu. Hekimler, çok önceden kötü beslenmenin zihinsel rahatsızlıkların oluşumuna katkıda bulunduğunu tespit etmişlerdi.

Çok eskiden beri yapılan bilimsel araştırmalar, iyi beslenme ve diyetle zihinsel rahatsızlıkların güvenli tedavisinin, rahatsızlıkların belirtilerini hafifletmenin mümkün olduğu gösterdi.

Psikiyatrik rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan tamamlayıcı ve alternatif tıp hakkında araştırmalar yapan Uzman Klinik Psikolog Mehmet Başkak, ruh sağlığımıza iyi gelecek diyetler ve beslenme şekilleri hakkında önemli bilgiler verdi.

Dünyada birçok ruh doktorunun, hastalarını psikotropik ilaçlar yerine, iyi beslenme yoluyla tedavi ettiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Mehmet Başkak'ın ruhsal diyet tavsiyeleri şöyle:

BALIK DEPRESYONA İYİ GELİR
"Besleyici gıdalar dikkat eksikliği, bipolar bozukluk, kaygı ve depresyonu etkin şekilde tedavi ediyor.
Araştırmalar, Omega-3 alımındaki artışın depresyon belirtilerini hafiflettiğini gösteriyor. Birkaç bilimsel araştırmanın sonuçlarına göre, günlük 1.000-2.000 miligram EPA formunda Omega-3 balık yağı alımı, depresyon belirtilerinin hafifletilmesine yardımcı oluyor. Kişinin ruh halindeki düzelmeler, genelde bu takviyeye başladıktan 3-12 hafta arasında meydana geliyor. Ayrıca, diyetlerinde yüksek miktarda balık tüketen kişilerin ruh halinde de benzer düzelmeler olduğu biliniyor.

Omega-3 yağları, somon gibi soğuk denizlerde yaşayan balıklarda bol miktarda bulunur. Bu yağlar, depresyon tedavisi gören bir kişide kullandığı antidepresanın etkinliğini arttırırlar. Gebelikte antidepresan kullanımına bir alternatif olarak Omega-3 takviyeleri üzerinde yapılan bilimsel çalışmalar devam ediyor.

Gezerek otlayan hayvanlardan elde edilmiş diğer yağlardan oluşan geleneksel beslenme şekillerinde omega-3/omega-6 yağları ideal oranda bulunur.

Sarı kantaron, hafif ve orta şiddette depresyon belirtileri gözlemlenen kişilerin tedavisinde etkili olan bir bitki, fakat ciddi depresyon vakalarında çok fazla işe yaramıyor. Sarı kantaron, bazı antidepresan ya da diğer ilaçlarla beraber alındığında bazı sıkıntılara yol açabilir, bu nedenle kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışınız.

ŞİZOFRENİYE B3 VİTAMİNİ
Diğer adı 'niyasin' olan B3 vitamini, dünyada şizofreni teşhisi konulmuş binlerce hastaya şifa kaynağı oldu. Yenilikçi doktor Abram Hoffer (1917-2009), binlerce hastasının tedavisinde yüksek dozlarda B3 vitamini kullanarak, onları güvenli bir şekilde sağlıklarına kavuşturdu. Hoffer, bu vitamini kullanarak uyguladığı tedavide yüzde 90 oranında başarı elde ettiğini bildirmişti.
Besin değeri yüksek diyetler ve beraberinde alınan amino asitler ve vitaminler zihinsel rahatsızlıkların tedavisinde son derece etkili."

Dünyada birçok psikiyatrist, hastalarını psikotropik ilaçlar yerine, iyi beslenme yoluyla tedavi ediyor. Kişideki rahatsızlık belirtilerine ve kan değerlerine göre, beslenme değişiklikleriyle beraber kişiye özel vitaminler ve amino asitler yazıyorlar.

İLAÇLARA BAĞLI CİNSEL İSTEKSİZLİĞE KARŞI MACA KÖKÜ
Maca kökü, patatesin bir akrabası olan bu bitki bazı toplumlarda cinsel isteği arttırmak için kullanılıyor. Bu nedenle, antidepresan kullanımının sebep olduğu erektil bozukluk, libidoda azalma ve diğer cinsellikle ilgili yan etkileri etkisiz hale getirebiliyor.

SAKİNLEŞME VE İYİ BİR UYGU İÇİN KEDİ OTU
Kediotu, kaygıyı azaltıp, tıpkı bazı sakinleştiricilerin yaptığı gibi kişinin daha iyi uyumasına yardımcı oluyor. İlaçların yan etkilerinden daha çok etkilenen çocuklar ve yaşlılarda kullanımı bir alternatif olarak düşünülebilir. Kediotunun etki etmesi biraz uzun zaman alıyor.

DOKTORUNUZA DANIŞMADAN KULLANMAYIN
Tedavi için kullanılan bitkilerin, ilaçlar gibi çok sıkı klinik deneylerden ve testlerden geçmediğine dikkati çeken Uzman Klinik Psikolog Mehmet Başkak, alternatif tedavi yöntemlerinden yararlanmak isteyecek kişilere "Bu tedavilerin bitki ve hayvan kaynaklı olması, onların güvenli olduğu anlamına gelmez. Bitkisel tedavilerin de istenmeyen yan etkileri vardır ve bunlar, tıpkı antidepresanlar ya da ilaçlar gibi, diğer ilaçlarla etkileşime girebilirler. Alternatif tıp tedavilere başvurmadan önce, özellikle ilaç kullanıyorsanız, mutlaka doktorunuza danışın" uyarısında bulunuyor.

İLKEL TOPLULUKLARDA ZİHİNSEL RAHATSIZLIKLAR GÖRÜLMÜYOR
"1930'lardaki 10 yıl süren tarihi araştırmasında, Dr. Weston Price, kendi yerel yiyeceklerini tüketen ve Amerikan beslenme şeklindeki vitaminin 4-10 katı miktarda fazla vitamin içeren besin değeri yüksek bir diyet takip eden ilkel topluluklarda, zihinsel rahatsızlıkların hiç görülmediği sonucuna varmıştı. Dr. Price, bu ilkel topluluklarda yaşayan insanların daha mutlu ve daha uyumlu olduklarını fark etmişti. Bu topluluklarda, zihinsel rahatsızlıklar için tedavi yöntemlerine ya da hapishanelere hiç ihtiyaç yoktu."

Kilo Almak İsteyenlere Özel 14 Beslenme Önerisi

Fazla kilolu veya obez bireylerin sayısı; zayıf olup kilo almak isteyen kişilerin sayısından çok daha fazla olduğu için 'kilo vermek isteyenler' ile ilgili beslenme önerini anlatan Uzman Diyetisyen İpek Ağaca, sosyal paylaşım siteleri üzerinden kilo almak isteyen kişilerden pek çok özel mesaj aldığını belirterek, kişilerin kendileri için daha sık beslenme önerileri istediğini belirtti.

Sağlıklı ve kalıcı kilo alımı; kilo vermeye oranla daha zorlu bir süreçtir…
‘Aman canım sen de! Kilo almak istiyorsan bol bol çikolata ye, cips, poğaça, börek ye; kiloları alırsın. Bak biz kiloları vermeye çalışıyoruz; sen ise neyden bahsediyorsun…’ gibi öğütleri pek çoğumuz zayıf olan arkadaşlarımıza söyleriz veya söylenildiğini duyarız. Sanıldığının aksine zayıf kişilerin kilo alması hiç de kolay değildir. Hatta iştahsızlıktan şikâyetçi zayıf bir kişinin kilo alması; fazla kilolu olan birinin kilo vermesine nazaran çok daha zordur. Mutlaka uzman desteği gerekir.

Kilo almak istiyorsunuz; nasıl başlamalı?
Eğer ideal kilonuza ulaşmak için kilo almak istiyorsanız önce bir Endokrinoloji uzmanı doktora muayene olmalısınız. Tüm tetkikleriniz yapılacak; herhangi bir kronik hastalık vb. durum olup olmadığı doktorunuz tarafından araştıracaktır. Yeme davranışı bozuklukları tespit edilirse psikiyatrist ve psikolog ile görüşmek faydalı olur. Ardından beslenme programınız için bir Diyetisyen’e başvurmalısınız. Diyetisyeninizin sizin için hazırlayacağı ‘Kişiye özel diyet programı’ sayesinde sağlıklı kilo alımı ile ideal kilonuza ulaşabileceksiniz.

Eğer kilo almak istiyor ve ideal kilonuza ulaşmak istiyorsanız bir Diyetisyen’e başvurmalısınız.
Önemli olan sadece ‘kilo almak’ değildir; ‘Sağlıklı ve kalıcı kilo almaktır. (Sağlıklı beslenme alışkanlığı edimekk). Yağ ve kas kitlesi dengesini sağlayarak kişinin sağlıklı kilo almasını sağlamak, ancak bir diyetisyen danışmanlığında mümkün olabilir.

KİLO ALMAK İSTEYENLERE ÖZEL 14 BESLENME ÖNERİSİ:

1.ELİNİZİN ALTINDA KURUMEYVE BULUNDURUN
Ofisinizdeki masanızda, çekmecenizde; çantanızda; arabanızda; evinizin çeşitli yerlerinde kuru meyve bulundurun. Kuru meyvelerin kalori içeriği yüksek olmakla birlikte; posa, vitamin ve mineral içeriği olarak da oldukça zengindir. Kuru meyveleri ara öğünlerde tüketerek hem sağlıklı beslenmiş olursunuz, hem de enerji katkısı sağlamış olursunuz.

2- SÜTLÜ TATLI TÜKETMEYİ İHMAL ETMEYİN
Gün içerisinde ara öğünlerden birinde sütlü tatlı tüketmelisiniz. Sütlü tatlılar, protein ve kalsiyum alımınıza katkı sağlarken; aynı zamanda kilo almanız için ihtiyacınız olan enerji için iyi bir destekleyicidir. Besin değeri yüksek olan sütlü tatlılar, sağlıklı beslenerek kilo almanıza yardımcı olacaktır. Keyifle tüketeceğiniz sütlü tatlınızın üzerine de ceviz, fındık, fıstık gibi yağlı tohumlardan ilave etmeyi unutmayın.

3-KAHVALTIDA ÇAY YERİNE TAZE SIKILMIŞ MEYVE SUYU/ SÜT TERCİH EDİN
Kahvaltınızda çay veya kahve yerine taze sıkılmış meyve suyu veya süt tercih edin. Böylece kahvaltı menüsünün enerji içeriğini de yükseltmiş olursunuz. Taze sıkılmış meyve suları vitamin deposudur; bağışıklık sistemini güçlendirmede yardımcı olur. 1 büyük bardak taze sıkılmış meyve suyunun kalori içeriği 3-5 porsiyon meyveye denk gelmektedir. Meyve suyunuzu şişkinlik yaratmaması adına kahvaltı sonrasında da içebilirsiniz.

4- SİGARA İÇİYORSANIZ BIRAKMALISINIZ
Kilo almak ve ideal kilonuza ulaşmak istiyorsanız sigarayı bırakmalısınız. Sigaranın iştahı kapattığı ve sigaradaki nikotin maddesinin metabolizmayı hızlandırıcı etkisi olduğu bilinmektedir. Kilo alma bahanesi ile; pek çok sağlık sorununa sebep olan sigaradan da kurtularak sağlıklı yaşam için bir büyük adım daha atmış olacaksınız.

5- SIVI TÜKETİMİNİZİ KONTROL ALTINA ALIN
Günlük ortalama 1,5-2 lt.’den fazla su tüketmemeye çalışın. Gereğinden fazla su tüketimi midede doygunluk hissini arttırır ve farkında olmadan ihtiyacınızdan az besin tüketirsiniz. Fazla miktarlarda sıvı tüketiyorsanız sıvı gıdaların tüketimini de azaltmalısınız. Örneğin yemek öncesi 3 kepçe çorba içmek yerine 1 kepçe tercih edin. Böylece çorbanın ardından gelecek olan ana yemeği çok daha rahat tüketebilirsiniz.

6- ARAÖĞÜNLERDE SÜT/ YOĞURDUN İÇİNE REÇEL/BAL İLAVE EDEREK TÜKETİN
Günlük kalsiyum ve protein alımını sağlamak ve sağlıklı beslenmek adına gün içerisinde ortalama 3-6 porsiyon süt/yoğurt tüketimi sağlanmalıdır. Ana yemeklerde tüketilen süt ürünlerinin dışında bu besinleri ara öğünlerde de tercih edin. Sizlere bir öneri: sütünüze veya yoğurdunuza bal, reçel gibi enerji içeriği yüksek olan lezzet verici besinler ilave edebilirsiniz.

7- ASİTLİ İÇECEKLER YERİNE EV YAPIMI LİMONATA VEYA MEYVE SUYU TERCİH EDEBİLİRSİN
Kola, gazoz gibi asitli içecekler yerine sağlıklı olan ev limonatası, meyve suları, meyve kompostoları tercih edin. Böylece daha doğal ve sağlıklı beslenmiş olacaksınız. Limonatanıza, kompostonuza bal veya pekmez ilave etmeyi unutmayın.

8-TÜKETECEĞİNİZ YAĞIN CİNSİ ÇOK ÖNEMLİ
Kilo almak için bol yağlı yemekler tüketmek sanıldığının aksine doğru değildir. Yeterli miktarlarda yağ içeren besinler tüketilmelidir. Kilo almak istiyorsanız bol tereyağı besinler tüketmek yerine sağlıklı beslenmenizi sağlayacak olan zeytinyağı gibi sıvı yağlar tercih edin. Pişirilen yemeklerinizde de ayçiçeği yağı, mısırözü yağı, vb. sıvıyağları tercih edin. Et koyduğunuz yemeklere ayrıca yağ eklemenize de gerek yok.

9-YEMEK YEDİĞİNİZ ORTAM FERAH, TEMİZ, RAHATLATICI OLMALI
İştah durumu, psikolojik etkenlerden etkilenebilir. Stresli bir ortamda yemek yemek keyifli olmaz. Karışık, çok eşya olan, havasız bir ortamda yemek yerken farkında olmadan daha az yemek yer, biran önce yemek bitsin istersiniz; iştah durumunuz da olumsuz şekilde etkilenir. Yemek yediğiniz ortamın sizin için keyifli bir yer olmasına özellikle dikkat edin; yemek saatlerini iple çekeceğiniz güzel zamanlar haline getirmenizi öneririm..

10- DOKTORUNUZ VE DİYETİSYENİNİZ BİLGİSİ DAHİLİNDE ENTERAL ÜRÜN KULLANILABİLİR
Gerek görüldüğünde günlük tüketimlerinize toz karbonhidratlar, toz proteinler eklenebilir; bu toz karışımlar süt veya meyve suyu ile karıştırılarak tüketilebilir. Enteral içecekler de ara öğün olarak tüketildiğinde günlük alınan enerji, protein, karbonhidrat ve yağ alımına katkı sağlamış olur.

11- YEMEK EŞLİĞİNDE İÇECEK TERCİH ETMEYİN
Ana öğünlerde yemek yerken içecek tercih etmemelisiniz. İçecekler midede yer kaplar, tokluk hissi verir ve çabuk doygunluk yaşamanızı sağlar. Ayrıca yemekler ile aynı anda tüketilen içecekler kişilerde şişkinlik de yaratabilmektedir. Su veya diğer içecek tüketimlerinizi yemekten ortalama 30-45 dakika önce veya 30-45 dakika sonra yapmaya özen gösterin.

12-SALATALARINIZI ZENGİNLEŞTİRİN
Ana öğünlerinizde mutlaka salata tüketin. Salata gerekli posa alımını ve vitamin-mineral alımına katkı sağlar. Salatalarınızın miktarı çok olmamalıdır. Salatanızın besin değerini arttırmak için bir öneri vermek istiyorum: Salatalarınızın içine ceviz, zeytinyağı, peynir ve zeytin ilave edin (Ek olarak 1 adet haşlanmış yumurta da ilave edebilirsiniz). Hem çok sağlıklı ve lezzetli bir salata tüketmiş olacaksınız; hem de enerji alımınıza katkı sağlamış olacak.

13-SPOR YAPIN
Sağlıklı ve mutlu bir yaşam için spor yapmalısınız. Ağırlık kaldırma, vb. kas artışına sebep olan sporlardan faydalanabilirsiniz; ama mutlaka bir uzman desteği alarak size uygun olan bir egzersiz programı uygulamalısınız.

14-KALORİ VE BESİN DEĞERİ İÇERİĞİ YOĞUN OLAN BESİNLERİ TERCHİ EDİN.
Midenizde çok yer kaplamayacak; ama besin değeri ve enerji içeriği yoğun olan besinleri tercih etmeniz kilo almanıza yardımcı olur. Örneğin salata midede çok yer kaplar, tokluk sağlar ve kalori içeriği düşüktür. Bu yüzden salatayı çok miktarda tüketmek kilo almanızı engelleyebilir. Enerji içeriği yoğun olan besinlere (ceviz, fındık, fıstık gibi yağlı tohumlar; kuru meyveler; sütlü tatlılar; malt içecekleri; evde yapılmış kekler (kuru meyveli, cevizli); tahin; pekmez gibi ) günlük beslenmenizde sıklıkla yer vermelisiniz.

(Yukarıda yer alan öneriler, kilo almak için genel beslenme önerileridir; kesin sonuç için size en yakın Diyetisyen ile görüşmelisiniz.)

Gerçekten zayıf mısınız?
İdeal kilonuzun altında olup olmadığınızı anlamak için Beden kitle indeksinizi hesaplayabilirsiniz. Kilonuzun kg. cinsinden vücut ağırlığını, boyunuzun m. cinsinden karesine bölerek hesaplayabilirsiniz. Beden kitle indeksiniz 18.5 kg/m²' den az ise zayıfsınız. Kilo almak için uzmana danışmanın artık zamanı gelmiş.

Çok zayıf kişilerde kalp yetmezliği ve osteoporoz oluşma riski daha fazla
Zayıflık da aynı şişmanlık gibi sağlık riskleri taşıyan bir sağlık durumudur. Yapılan pek çok bilimsel çalışmada zayıf olan kişilerin kalp yetmezliği ve osteoporoz oluşma riskinin daha fazla olduğu görülmüştür. Zayıf kişilerin vücut dirençleri düşük olur, bağışıklık sistemleri güçlü olmadığı için hastalıklara daha çabuk yakalanırlar; iyileşme süreçleri de uzun olur. Bazı kanser türleri zayıf olan kişilerde daha sık görülebilmektedir. Zayıf erkeklerde cinsel sorunlara daha sık rastlanılmaktadır. Zayıf bayanlarda doğurganlık ile ilgili sorunlar oluşabilmekte; hatta kısırlık daha sık görülmektedir. Zayıf olmak, kişinin özgüvenini de olumsuz etkileyebilmektedir.

O Meşhur "Son 5 Kilo" Nasıl Verilir?

Obezite üzerine yapılan araştırmalarda diyet yaparken, belli bir kiloda takılma veya durma eğiliminin herkeste ortak olduğu gerçeği ortaya çıkıyor.

Peki gitmek bilmeyen son 5 kilodan kurtulmak için kırılma noktasında neler yapmalı, hangi besinleri yemeli nelerden uzak durmalıyız?

Diyetisyen & Yaşam Koçu Gizem Şeber, tüm bu soruları yanıtlarken, son 5 kilo için özel olarak hazırladığı 3 günlük özel diyet programını da paylaşıyor.

Son 5 Kiloyu Vermek İçin Neler Yapmalı?

• Vücudunuzun aynı beslenme şekline direnç gösterdiğini düşünüyorsanız, beslenmenizde ufak değişiklikler yapmak kilo vermeye yeniden başlamanızı sağlayabilir.

• Genellikle böyle kilo vermenin durduğu noktalarda diyetin kalorisini azaltmak işe yaramaz.

• Kısa bir süreliğine diyeti bırakmak ve uzun zamandır tüketilmeyen besinlerin tüketilmesi kilo vermenin yeniden başlamasını sağlar.

• Egzersiz yapmayan kişilerin egzersize başlaması, egzersiz yapan kişilerin ise yaptığı egzersiz tipini ve süresini değiştirmesi kilo vermenin yeniden başlamasına yardımcı olur.

• Psikolojik nedenler ile kilo vermek durdu ise diyette kaçamakları önlemek için beslenme günlüğü tutmak yararlıdır. Kişi bu süreçte genelde yediklerini unutmaya eğilimlidir. Ne yediğini düzenli takip etmesi diyeti düzenli yapmasına yardımcı olur.

• Kişi bu noktada çevresindekilerden destek istemelidir. Onu olumsuz etkileyen tepkiler konusunda çevresindekileri uyarmalıdır.

• Artık bol gelen kıyafetler ortadan kaldırılmalı ve giyilmemelidir. Tam bedeninde veya hafif dar kıyafetler yeniden motive olmasına yardımcı olacaktır.

Tüketmeyin: Alkollü içecekler, işlenmiş gıdalar, beyaz un gibi rafine karbonhidratlar, sıcak patates, şeker içeren gıdalar.

Tüketin: Ananas, Probiyotik yoğurt ve kefir, Hindistan cevizi yağı, koyu yeşil yapraklı sebzeler, tarçın ve zencefil.

Son 5 Kilo Diyeti

Aşağıdaki beslenme programı, hiçbir sağlık sorunu olmayan, ofis işi yapan, 25-35 yaş kadınlar için maksimum 3 gün yapılması uygun olan bir programdır. Size özel beslenme programı için diyetisyene danışmanız gerekir.

Kahvaltı: 2 dilim ananas, 1 kutu meyveli probiyotik yoğurt
Ara: 4 adet kuru erik, 10 adet kavrulmamış badem
Öğlen: 1 porsiyon ızgara balık (150 gram), bol salata (yağsız)
Ara: 2 adet yumurtadan yağsız omlet, 1 dilim tam tahıllı ekmek
Akşam: 8 yemek kaşığı dolusu kabak veya ıspanak yemeği, 1 dilim tam tahıllı ekmek, 1 su bardağı kefir
Ara: 2 dilim ananas, 1 adet kivi