25 Temmuz 2016 Pazartesi

Genç, güzel ve sağlıklı kalmanızı sağlayacak 3 sır

Sürekli peşinde olduğumuz ağzımızdan düşmeyen kelime anti - aging. Peki, yıllar ilerlerken genç kalmak mümkün mü? 

Dış güzelliğimizi aslında iç güzelliğimize borçlu olduğumuzu vurgulayan Biyolog-Kozmetolog Pervin Bulgak, mükemmel bir makine olan vücudumuzun genç, güzel ve sağlıklı kalmasını sağlayacak 3 sırrı içeren anti-aging planı uygulamayı öneriyor.

Uyku
Uyku, evet düzenli ve zamanlı uyku gençlik pınarıdır. Vücut gece melatonin salgılar ama sadece karanlıkta. Bizler zamanı kaçırmamak için koştururken zamanı durduracak olan anahtarı es geçiyoruz. İnsan vücudu gece karanlıkta saat 11.00–05.00 ( bazı kaynaklar bunu 03.00 olarak veriyor) arasında melatonin salgılar. Bu salgı hücrelerimizin yenilenmesini, biyolojik ritmin düzenlenmesini ve kendini korumasını sağlar. Işıkları kapatıp yatalım, kanserden korunup, genç kalalım.

Maya
Biraz maya alalım. Maya yüzde 50 oranında protein, B grubu vitamin, demir, krom, magnezyum, fosfor, çinko ve selenyum gibi mineraller içerir. Pek çok ülkede sağlık ve güzelliğe yaptığı katkılardan dolayı tablet olarak da piyasaya verilmiştir. Maya karaciğeri temizler, stres attırır ve ceninin gelişimine katkıda bulunur. Mayadaki zengin B9 vitamini (folik asit) hamilelerde çok sık rastlanan anemiyi önler ve yeni hücrelerin (plasenta gibi) üretimini uyarır. Yüksek dozda protein içeren maya, cilt dokularının yeniden yapılanmasını sağlar. Cildin daha güzel ve pürüzsüz görünümüne kavuşmasına yardımcı olur. Protein, cildin oksijen almasını sağlayıp beslenmesine katkıda bulunur. Mayalı ürünleri tüketebilir, tablet olarak kullanabilir veya bir tatlı kaşığı sütle yumuşatıp açarak, bir bardak suyun içine karıştırıp her gün sabah kalvaltıdan sonra içebilirsiniz.

Zeytinyağı
Zeytinyağı, hücre yenilenmesini hızlandırır. Güçlü bir antioksidandır, Alzheimer hastalığının ilerlemesini önler ve kanser önleyicidir. Hamilelik dönemimde kullanımı önemlidir bebeğin zekâ gelişimini arttırır. Yaşlanmayı önler. Bakalım mutfağımızdaki bu altın sıvı başka neler yapar.

• Cilde ve saça inanılmaz güzellik katar. Kuru cildi canlandırır, kırışıklıkları azaltır. Zeytinyağı cildi yumuşatır ve esnek, pürüzsüz bir görünüm verir.
• Uzun süre ayakları üzerinde kalanlar için müjde: Zeytinyağı yorgun ayakları dinlendirir ve canlandırır. Zeytinyağının mükemmel yumuşatma ve nemlendirme kapasitesi vardır. Çatlak ve kuru ayakları tedavide birebirdir.
• Vücut masajı zeytinyağı ile yapıldığında kan dolaşımını artırır ve dokulara oksijen taşır.
• Zeytinyağı sabunu doğal, saf bir temizleyicidir ve vücudu nemlendirir. Yumuşatıcı ve rahatlatıcı etkisi sayesinde cildi ve saçları temizlerken yumuşatır, nemlendirir. Aynı zamanda her tür hassas cilt için bile güvenlidir.
• Zeytinyağı tıraş edilecek bölgeyi yumuşatma ve rahatlatmada birebirdir.
• Kurumuş ve çatlamış dudak için merhem olarak kullanılabilir.
• Kurumuş saçların dayanıklılığını ve esnekliğini artırır.
• Saçtaki kepeği ve dökülmeyi engeller. Saçı parlatır.
• Tırnakları güzelleştirir ve güçlendirir.
• Banyo suyuna katıldığında canlandırır ve yumuşaklık sağlar.
• Zeytinyağı ile doğum çatlakları azaltılabilir.
• Emzirenler için en iyi göğüs ucu bakımı zeytinyağı ile yapılır.
• Bebeklerde oluşan pişiğe ve başlarındaki konak problemlerine çok iyi gelir.
• Bebeğe zeytinyağı ile uygulanan masaj sağlıklı ve canlandırıcıdır.
• Ellerdeki, derideki veya saçtaki boyayı çıkarmakta kullanılır.
• Soğuktan donmaya karşı koruyucudur.
• Kesiklerde ve su toplanmasında faydalıdır. Acılı güneş yanıklarında kızarmış deri zeytinyağı ile ovularak rahatlatılabilir.
• Kuru ve çatlak ciltlere yararlıdır.
• Kas kramplarını tedavi eder.
• Sivrisinekler zeytinyağı sürülmüş cildi ısırmazlar.
• Keneleri etkisiz hale getirir.

Yazın Burun Estetiği Yapılır mı?

Yaz mevsiminde en fazla merak edilen ve cevap aranan estetik cerrahi ile ilgili sorularının başında, bu mevsimde burun estetiğinin yapılıp yapılmayacağı geliyor.

Estetik , Plastik ve Rekonstrüktif Cerrah Op. Dr. Bülent Cihantimur, konuyla ilgili şu açıklamaları yaptı: "Yaz mevsiminde tatilden faydalanarak ve üstelik yenilenerek hayatlarına devam etmek isteyen pek çok hastamız oluyor. Fakat kafalarında, yaz mevsiminde estetik yapılıp yapılamayacağı sorusu var. En fazla talep edilen cerrahi uygulamanın burun estetiği olduğunu düşünürsek, özellikle burnundan memnun olmayanların birincil suali bu oluyor".

Güneşten koruyun yeter

"Estetik International kliniklerimizde burun estetiği için farklı tekniklerimiz var. Söz gelimi Basit Burun Estetiği olarak isimlendirdiğimiz, daha çok burun ucuna müdahale edilen ve burnun yukarı kaldırılmasını sağlayan operasyonda, birkaç gün dikkat ederek iyileşme döneminizi geçirebiliyorsunuz. Ayrıca burun ameliyatlarında belli bir süre gözlük kullanımını kısıtlamak ve güneşten korunmak gerekiyor. Bu koşulları sağladığınız takdirde, burun estetiği olmanızda herhangi bir sakınca yok" diyen Op. Dr. Bülent Cihantimur, yaz mevsiminde de burun estetiği yapılabileceğini açıkladı.

Sınır ötesi hasta, yaz mevsimi tercih ediyor

Sağlık turizmi ile gelen yabancı hastaların özellikle yaz mevsiminde burun estetiği yaptırmaya sıcak baktığını söyleyen Cihantimur " Sınır ötesi hastalar iş programlarını ayarlayarak hem tedavi oluyorlar, hem de tatil yapıyorlar. Onlara da aynı ifadeyi kullanıyoruz. Geniş bir şapka kullanarak, hem güneşin zararlı ışınlarının, operasyon sonrası burun derisine dik açıyla gelmesini engelliyorlar, hem de gözlük kullanmaya gereksinimleri kalmıyor. Yapılan operasyona göre, ertesi gün taburcu ediliyorlar ve sonrasında tatillerini yapıyorlar. Ülkelerine döndüklerinde ise, yenilenmiş bir şekilde hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar.

Bu yüzden yazın burun operasyonu yapılmaz diye bir kural yok, koruduğunuz ve dikkat ettiğiniz sürece son derece olumlu bir iyileşme dönemi yaşayabilirsiniz" ifadesinde bulundu.

Türk kadınları eski kozmetik ürünü kullanıyor

Araştırmalara göre sadece 4 kadından 1'i makyaj malzemelerinin son kullanma tarihine dikkat ediyor. Hatta süresi geçtikten sonra 6 yıl kullanma devam ediyor. Kadınların en uzun süre kullandığı kozmetik malzemelerinin başında göz farı geliyor.

Her şey gibi makyaj malzemelerinin de bir kullanım süresi var. Ancak yapılan araştırmalara göre sadece 4 kadından 1'i makyaj malzemelerinin son kullanma tarihlerine dikkat ediyor. Hatta süresi geçtikten sonra 6 yıl kullanma devam ediyor. Kadınların en uzun süre kullandığı kozmetik malzemelerinin başında göz farı geliyor. Normalde göz farının kullanım süresi 1 yıl, ancak Avrupa'da bu oran 6 yıl uzuyor! 2 yıllık ruju 4 yıl, 1 yıllık fondöteni 3 yıl kullanan kadınlar sağlıklarını riske attıklarını bilmiyor. 6 aylık kullanım süresi olan maskara ise genellikle 2 yıl boyunca makyaj çantasındaki yerini koruyor. 2 yıllık pudralar ise 3 yıl kullanılıyor.

Oysa tarihi geçen kozmetik malzemelerinin yol açtığı bakteriler ve toksinler çok ciddi hastalıklara yol alabiliyor. Örneğin tarihi geçmiş bir göz kalemi ya da fondöten ciddi enfeksiyonlara neden oluyor.

PAO İŞARETİNE BAKIN
100 yıllık İtalyan kozmetik markası Deborah Milano marka müdürü Aylin Öztürk, kadınların makyaj malzemelerini atmaya kıyamadığına dikkat çekiyor. 'Kadınlar gıdada kullanım süresine dikkat ediyor. Örneğin sütün tarihi geçmişse hemen atıyor. Ancak söz konusu kozmetik malzemeler olduğunda genellikle kullanım süresine dikkat edilmiyor. Bir kozmetik malzemesini atarken 2 kere düşünüyor. Oysa kullandığınız kozmetik ürünler de tükettiğiniz gıdalar kadar fresh ve taze olmalı' diyor.

Ürünlerin son kullanım tarihleri ambalajları üzerinde belirtiliyor. Başka önemli bir nokta ise açıldıktan sonra ürünü kullanabileceğiniz süreyi gösteren PAO (Period After Opening yani açıldıktan sonraki raf ömrü) işareti. Bu işaret kapağı açık kavanoz resminin içinde sayı ve "M" harfinden oluşuyor. Kavanoz şeklinin içinde "3M" yazıyorsa bu ürünün açıldıktan sonra 3 ay içinde tüketilmesi gerektiğini gösteriyor.

2 HAFTADA 1 YIKAYIN
Kozmetik ürünlerinin tıpkı kıyafetler gibi düzenli olarak temizlenmesi gerektiğini belirten Aylin Öztürk, kozmetik ürünlerin ömrünün uzatılması için de şu tavsiyelerde bulunuyor:

*Fırçaları 2 haftada bir yıkayın. Süngerleri ise her kullanımdan sonra mutlaka yıkayın.
*Kullandığınız ürünü açık bırakmayın. Kapağını mutlaka sıkı sıkı kapatın.
* Fırçaları nemli havlu gibi yerlerin üzerine bırakmayın.
*Ürünler, aşırı sıcağa maruz kalmamalı. Aynı zamanda kozmetik ürünleri, banyo gibi nem oranının yüksek olduğu yerlerde de bırakılmamalı.
*Göz kalemlerini düzenli olarak kalemtıraş yardımıyla açın. Böylece üzerinde bakterilerin oluşumunu ve olası göz enfeksiyonlarını engellemiş olursunuz.
*Kozmetik malzemelerini kullanmadan önce mutlaka ellerinizi yıkayın.
*Kozmetik malzemelerinizi başkalarıyla paylaşmayın.
*Rengi ve kokusunda değişiklik fark ettiyseniz hemen atın.
*Ürünü en son ne zaman kullandığınız hatırlamıyorsanız, bir daha kullanmayın.

Hangi ürünün ömrü ne kadar?
Oje: 36 ay
Göz farı: 12 ay
Ruj: 24 ay
Maskara: 6 ay
Fondöten: 12 ay
Allık: 18 ay
Eyeliner: 6 ay
Göz kalemi: 24 ay
Kapatıcı: 8 ay
Pudra: 24 ay
Dudak kalemi: 1 yıl

Bozulduğu nasıl anlaşılır?
Fondöten: Kıvamı eskiye oranla daha koyudur, uygularken topakçıklar oluşur, renginde ve kokusunda değişiklikler meydana gelir. Fondöteninizin uzun ömürlü olmasını istiyorsanız her kullanımdan sonra ağzını silin ve sıkıca kapattığınızdan emin olun. Fondöteni ışıklı, sıcak ve nemli ortamlarda bırakmayın.
Rimel: Kurur ve zor sürülür. Kadınlar genellikle kurumuş rimeli sulandırarak kullanmaya devam eder. Göz sağlığınız için kurumuş bir rimeli asla sulandırarak kullanmayın.
Ruj: Renk ve kokuları değişir, yumuşar ve yağlanır. Rujlarınızın daha uzun ömürlü olmasını istiyorsanız aşırı sıcak ve soğuk ortamlardan uzak tutun.
Oje: Akıcılığını yitirip koyulaşır, renk verici madde solüsyondan ayrılıp şişenin dibine çöker, rengi değişir, parlaklığını yitirir. Her kullanımdan sona şişenin ağzını asetonla temizleyin.

Kök hücreyle gelen gençlik

Yağ enjeksiyonu, son yıllarda adını fazlaca duyduğumuz, kişinin kendi vücudundan alınan yağların bazı işlemlerden geçirilerek, sorunlu bölgelerle enjekte edilme yöntemidir. 

Cihantimur Yağ Transfer sistemi ise, klasik yağ enjeksiyonlarından farklı olarak, hücre yenileyici özelliği ile ameliyatsız güzelleşmek isteyenlere daha kalıcı ve canlı bir konfor sağlıyor, kısaca bölgesel yağlanma baş tacı ediliyor.

Yağ enjeksiyonu bugün sadece yerçekimi ve yılların etkisiyle oluşan yüz bölgesi sorunlarında değil, beden üzerinde form kaybı yaşayan, diriliğini ve canlılığını kaybeden her alana uygulanabiliyor. Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Bülent Cihantimur, soyadıyla anılan tekniğin ayrıntılarını anlattı: " Cihantimur Yağ Transfer sistemi, diğer yağ dolgu işlemlerine göre daha kalıcıdır. Kişinin kendi bedeninden, özellikle bölgesel yağlanma alanlarından aldığımız yağ hücrelerini, kapalı lipokid sistemiyle biriktiriyor ve sonrasında uygulama yaptığımız alana enjekte ediyoruz. Kök hücreden zenginleştirilmiş yağ dokusu, bu sistem sayesinde canlı kalarak, transfer edilen alana ve dokulara çok daha iyi uyum sağlıyor.

Dokununca doğal bir his veriyor ve canlılık oranı çok daha fazla olan kök hücreler, uygulanan yerde gelişimini devam ettiriyor. Ayrıca hasta bu sayede bölgesel yağlanmadan da kurtulmuş oluyor" dedi.

Cihantimur Yağ Transfer Sistemi ve Kök Hücre

Ameliyatsız, kesisiz bir uygulama olan Cihantimur Yağ Transfer sisteminin lokal anestezi veya hafif uyku veren sedasyon anestezi altında yapıldığını söyleyen Op. Dr. Bülent Cihantimur, ince uçlu iğneler vasıtasıyla yapılan işlemin, uygulama alanına göre ortalama yarım saat içinde tatbik edildiğini söyledi: " Bazı yağ hücreleri dokuya uyum sağlayamadığı için vücuttan atılır. Dolayısıyla enjekte edilen hücrelerin %20- 30 'u civarında kayıp olur. Cihantimur Yağ Transfer sisteminde kök hücreler canlı kaldığı için bu kayıpları yaşamıyoruz ve çok daha fazla canlı doku toplayabiliyoruz" diyen Op. Dr. Bülent Cihantimur, " Yüze aşırı yağ enjeksiyonu yapılması çirkin, doğal olmayan görüntülere, şişkinliğe sebep oluyor, bu sebeple bunun için deneyimli, ince işçilik yapan doktorları tercih etmeni öneriyorum" ifadesinde bulundu.

Bölgesel yağlanmaya son

Sadece Estetik International kliniklerinde uygulanan Cihantimur yağ transfer sistemi, yüz germe, meme büyütme, çarpık bacak düzeltme, kaza sonrası deformiteleri giderme, kalça kaldırma ve dudak kalınlaştırmada da tercih ediliyor.

Yazın Cildinize Işıltı Katacak Öneriler

Zararlı güneş ışınları, hava kirliliği, sigara ve çevresel faktörler her geçen gün cildinize hem zarar veriyor hem de hızlı bir şekilde yaşlanmasına neden oluyor. Ancak yüzünüzün doğal ifadesini bozmadan, cildinize gençliğin ışıltısını yeniden kazandırmak mümkün. 

Memorial Wellness Kozmetik Dermatoloji Uzmanı Dr. Makbule Dündar, sağlıklı bir cilde sahip olmak için tavsiyelerde bulundu.

Somon DNA'sı ile yaşlanmayı durdurun
Tüm bu korkutucu süreçlerin önüne geçmek için koruyucu ve yineleyici, anti-aging tedavi modelleri geliştirilmiştir. Bu tedavi seçenekleri arasında Somon DNA'sının ayrı bir yeri bulunmaktadır. Somon DNA'sı, stres, hava kirliliği, sigara, alkol ve güneşin zararlı ışınları ve geçen yılların ciltteki olumsuz etkilerini ortadan kaldırmayı amaçlayan bir tedavi yöntemidir.

Somon balığı sütünden elde edilen Somon DNA'sı ile yapılan uygulamalarla, yaşlanmanın kanıtı olarak ortaya çıkan kırışıklıkların önüne geçilebilir. Cildin yaşlanmasını durduran etkisiyle ön plana çıkan Somon DNA'sı ile uygulanan yüz gençleştirme yöntemi kırışıklıklar için mucizevi bir çözümdür.

C vitamini lekelenmeyi önlüyor
Vücut sağlığı için olduğu kadar cilt sağlığı için de önemli olan C vitamini güçlü antioksidan içeriği nedeniyle çok önemlidir. Antioksidan özelliğinin yanı sıra çok etkili bir yaşlanma karşıtı bileşendir. Cildin gençliğini ve esnekliğini sağlayan kollajen üretiminde çok önemli bir role sahiptir. Yaşlanma, güneşe maruz kalma, sigara içme gibi nedenlerle ciltteki C vitamini giderek azalır. C vitamininin azalması kollajen üretiminin düşmesine neden olur. Kollajen yapısının zayıflaması kırılmalara, dolayısı ile kırışıkların oluşmasına neden olur. Cildi serbest radikallere karşı ve güneşin zararlı etkilerine karşı korur. Dış etkenlere karşı güçlendirir. Özellikle güneş dolayısı ile ciltte oluşmuş lekeleri ve yaşlılık lekelerini giderir. Cildin rengini açarak daha aydınlık ve parlak görünmesini sağlar. C vitamini, kollajen sentezini artırarak cildin sıkılaşmasını ve elastikiyet kazanmasını sağlar. İnce çizgi ve kırışıkları giderir ve bunların oluşumunu yavaşlatır.

Havyar bakımı cildi gençleştiriyor
Lüks bir tüketim maddesi olarak anılan havyar son yıllarda kozmetik alanda da kullanılmaktadır. İçerisinde bir canlıyı oluşturabilme potansiyeli taşıdığından çok zengin bir protein, fosfolipid, mineral ve vitamin kaynağı olan havyar, bu özelikleri sayesinde çok etkili bir anti-age bileşendir.

• Havyarın içeriğinde bulunan fosfolipid; cildi nemlendirir; kuruma nedeniyle oluşan pürüzlü yapıyı gidererek cildin daha pürüzsüz, parlak ve güzel görünmesini sağlar.
• Protein cildi besler, onarır ve güçlendirir; cildin yenilenmesini, sıkılaşmasını ve elastikiyet kazanmasını sağlar. Mimik çizgileri ile kırışıklıkları gidermeye yardım eder, yaşlanma etkilerini azaltır.
• Mineraller ve vitaminler ise cildi serbest radikallere karşı korur ve anti-oksidan etki sağlar, kolajen ve elastin üretimini destekleyerek cilt yüzeyini güçlendirir, kırışıklıkları azaltır ve yaşlanmayı geciktirir.

Mücevheratın gözdesi elmas cilde ışıltısını veriyor
Kuyumcularda kadınların gözdesi olan elmasın, tıp alanında olağanüstü güçleri ve mucizevi etkileri olduğu bilinmektedir. Saflığın ve mükemmelliğin temsilcisi olan elmasın cilt içinde faydaları bulunmaktadır. Birçok bilimsel çalışma elmasın vücuttaki bazı organlar ve genel sağlık üzerinde olumlu etkileri olduğunu ortaya koymuştur. Elmas, vücut ısısını dengeler, enfeksiyonları azaltır, metabolizmayı canlandırır, kan dolaşımını düzenler ve birçok cilt sorunlarının düzelmesine yardımcı olur. Alternatif Tıpta ise elmas, vücuttaki enerji merkezlerini güçlendirmek için kullanılmaktadır. Elmas, zengin mineral içeriği sayesinde cildi farklı etkenlere karşı korur ve güçlendirir. Bu özelliklerinin yanı sıra; cilt yüzeyindeki ölü tabakanın zarar vermeden soyulmasını sağlar. Lekeli ve kalınlaşmış tabakası soyulan cilt, bu sayede daha pürüzsüz ve aydınlık olarak pırıl pırıl bir görünüm kazandırır. Cilt yüzeyindeki ince çizgi ve kırışıklıkları azaltır. Cildin elastikiyetini arttırır, toparlayıcı ve sıkılaştırıcı etki yapar.

Cilt için doğru beslenin
Her çeşit sebze ve meyve aslında cilt dostudur. Yoğun E vitamini içermesi nedeniyle özellikle domates listenin başında yer almaktadır. E vitamini açısından zengin olan yeşil yapraklı sebzeler de domatesle birlikte listenin üst sırasında bulunmaktadır. C vitamini açısından zengin olan greyfurt ve portakal da domates gibi cilt için çok faydalıdır. Tüm bunların yanı sıra vücudu protein açısından da beslemek şarttır. Yumurta, süt ve özellikle kefir gibi ürünler de cilde ciddi derecede faydalıdır. Özellikle kefirin günde bir bardak tüketmesi cilde büyük fayda sağlayacaktır. Uzun vadede ciltte olumlu anlamda değişiklikler görülecektir. Kefirin düzenli kullanılmasıyla birlikte cilt eskiye nazaran çok daha parlak ve sağlıklı bir görünüm almaya başlayacaktır. Kefirin içinde bulunan bakteriler bağırsakları düzenleyerek gıdaların doğru emilmesini sağlar. Bunların yanında yeşil elma ve bol su tüketmek parlak ve pürüzsüz bin cilt için olmazsa olmazlar arasında yer almaktadır.

Vücut güzelliğiniz için yaza şimdiden hazırlanın

Yaz mevsiminde daha ince ve daha kısa kıyafetler giyilmesi bir takım sorunların fark edilirliğini arttırıyor. Bu sorunların çözülmesi ve iyileşme için yeterince vakit kazanılması açısından Eylül ayından itibaren estetik ameliyatlarda artar. 

Estetik amaçlı ameliyatların kış aylarında yapılmasının daha doğru olduğunu vurgulayan KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Güden Avcı; bu sayede ameliyat sonrası güneşin zararlı etkilerinden ve sıcağın sebep olabileceği komplikasyonlardan kaçınmanın mümkün olacağını belirtiyor.

Yaz mevsiminde daha ince ve daha kısa kıyafetler giyilmesi bir takım sorunların fark edilirliğini arttırıyor. Bu sorunların çözülmesi ve iyileşme için yeterince vakit kazanılması açısından Eylül ayından itibaren estetik ameliyatlarda artış görülür. Yaz aylarında estetik ameliyat yapılmaz genellemesi artık kabul edilmese de, daha çok ameliyat zamanlamasında tercih kış aylarıdır. Ameliyattan sonra bir buçuk ay güneşten kaçınmak önemlidir. Ödemin geçmesi ve morlukların yok olması için bu zaman gereklidir. Yaz aylarında kanama ve enfeksiyon olasılığı artabilmektedir.
Yüz bölgesi estetik ameliyatları olan; yüz germe, kaş kaldırma, alın germe , göz kapağı estetiği, boyun germe, burun estetiği, kepçe kulak ameliyatları kış aylarında yapılmalıdır. Kıyafetle kapatılması mümkün olmayan bir bölge olduğu için ameliyat sonrası oluşan ödem ve morlukların güneşli ve sıcak mevsime dek iyileşmesi gerekmektedir. Sıcak aylarda, ödemin iyileşmesi daha fazla zaman alır . Morluklar güneş ışığıyla fazla maruz kalırsa kalıcı lekelenmelere sebep olabilir.

O nedenle güneşin etkisi çok olmayan aylarda bu ameliyatların yapılması uygun olur. Göz çevresi çok çabuk ödem olan bir yapıya sahiptir. O nedenle ameliyat sonrası soğuk kompres uygulaması önemlidir. Göz kapaklarında sarkmaların düzeltilmesi, torbalanmaların alınması için doğru zamanlama kış aylardır.

Yine yaz aylarında kişilerin hayat kalitesini artıran ve hastanın istediği kıyafeti, bikini/ mayo seçmesini sağlayan ameliyatlardan olan meme estetiğinin kış aylarında yapılması yaza hazırlık olarak görülebilir. Aşırı büyük memeler kıyafet seçimini kısıtlamanın yanında meme altında yaralar açılmasına, kötü kokuya, sırt ve omuz ağrılarına sebep olabilir. Meme küçültme ameliyatı ile bu sorunlar çözülür. Meme dekoltesini zenginleştirmek ve desteksiz sutyen/bikini kullanabilmek için meme büyütme ve meme dikleştirme ameliyatları yapılabilir. Kışa aylarında bu meme ameliyatları yapıldıktan sonra yaz mevsimine dek iyileşme için zaman yeterince vardır. Erkeklerde, meme bölgesindeki fazlalıklar yaz mevsiminde denize/havuza girerken sorun olmaktadır.

Erkekte meme büyüklüğü olan jinekomastinin düzeltilmesi genelde kış mevsimde yapılır ve ameliyat sonrası özel bir korse giyilmesi gereklidir.

Vücuttaki fazlalıkların düzeltilmesi için yapılması gereken karın germe, liposuction(lazer lipoliz), bacak germe, kol germe gibi ameliyatlar için kış mevsimi idealdir. Çünkü bu ameliyatlardan sonra hastanın korse tarzında özel kıyafetler giymesi gereklidir. Bu korseleri yaz mevsimde giymek sorun olabilir.

Bacaklardaki selülitlerin giderilmesi için yapılası gereken liposuction ve ek tedaviler için de kış mevsimi uygundur. Böylece yazın kısa kıyafetler ve çorapsız olmak sorun olmaktan çıkar. Diz içi ve diz bölgesi yağlanması için yapılması gereken liposuction, çarpık bacak sorunları ve diz altı bölgenin orantısız inceliğinin düzeltilmesi için yapılması gereken protez ve/veya yağ enjeksiyonu ameliyatlarının da kış mevsiminde yapılması uygundur. Çünkü bu ameliyatlardan sonra da özel korseler ve çoraplar giyilmesi gerekebilmektedir.