25 Temmuz 2016 Pazartesi

Diyabet erkeklerde cinsel sorunlara yol açıyor

Diyabetin gözlere, böbreklere verdiği yan etkiler birçok kişi tarafından bilinse de hastalığın çok bilinmeyen yan etkileri de bulunuyor. Bunlardan bir tanesini de hastalığın erkeklerde neden olduğu cinsel ve ürolojik sağlık sorunları oluşturuyor. 

Toplumumuzda diyabete bağlı ürolojik sorunların oldukça yaygın olduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Erdem Türemen ve Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Cüneyt İşeri, "Sağlıklı erkeklerde cinsel işlev bozukluğu oranı yüzde 32 iken, tip 2 diyabetlilerde bu oran yüzde 46'ya çıkıyor. Neyse ki, günümüzdeki tedavi yöntemleri ve şekerin kontrol altına alındığı yaşam şekliyle bu sorunların önüne geçilebiliyor" dedi.

Diyabete bağlı ürolojik sorunların görülme sıklığı yüksek olsa da hem hasta hem de hekim açısından diyabete bağlı öncelikli komplikasyonlar kontrol altına alınırken, ürolojik sorunlar biraz daha arka plana atılabiliyor.

Hastaların fiziksel sağlıklarıyla birlikte ruhsal sağlıklarını da etkileyebilecek bu durumun diyabetlilerde ön planda tutulması gerektiğini ve tedavisinin mümkün olduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Erdem Türemen ve Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Cüneyt İşeri, diyabetli erkeklere rehberlik edecek önemli bilgiler paylaştı.

DİYABET, CİNSELLİĞİ NEDEN ETKİLİYOR?
Diyabetlilerde görülebilen beyin, omurilik ve sinirlerdeki hasar (merkezi ve periferik nöropati), duyusal sinirleri etkilediği gibi otonom sinir sistemini (haberdar olmadığımız, bilincin dışında çalışan sinir sistemi; kalp ve diğer organlar gibi) de etkileyebiliyor. Dolayısıyla nöropati ile ereksiyonu sağlayan sinir iletisinde meydana gelen bozukluk ve damar iç yüzeyindeki işlev bozukluğu ereksiyon problemlerine yol açıyor. Erektil işlev bozukluğu başarısızlık endişesine, bu ise cinsel isteksizliğe neden oluyor. Diyabet, metabolik ve psikolojik nedenlerle isteksizliğe yol açsa da esas olarak, erektil işlev bozukluğunun dolaylı etkisiyle cinsel isteksizliği beraberinde getiriyor.

CİNSEL İSTEKSİZLİĞE NEDEN OLUYOR
Diyabetin neden olduğu cinsel sorunları erektil işlev bozukluğu ve böylece dolaylı olarak ortaya çıkan cinsel isteksizlik oluşturuyor. Diyabetin neden olduğu diğer ürolojik sorunlar arasında nöropatik mesane (sinirsel kökenli mesane işlev bozukluğu) ve ürolojik enfeksiyonlara eğilim yer alıyor.

TEDAVİSİ VAR
Diyabetli erkeklerde oluşan cinsel ve ürolojik sorunlar, ağızdan alınan birtakım ilaçlar, penise yapılan iğne (intrakavernöz enjeksiyonlar), vakum cihazları ve penis protezleriyle tedavi edilebiliyor. Yapılan bu tedavilerde ilaç tedavisi ile peniste süngersi cisim damarlarının genişlemesi artırılıyor. Vakum cihazları ile penis basıncını düşürüp penisin kanla dolması kolaylaştırılıyor. Tedavi için penise yapılan iğne ise oral ilaçlar bulununcaya kadar kullanılan ve günümüzde de bazı kişilerde uygulanan, benzer etkili maddelerin uygulandığı bir tedavi yöntemi. Şayet bu yöntemler başarılı olmazsa ya da hasta bunları uygulayamazsa, başvurulabilecek diğer bir tedavi seçeneği ise penis protezi oluyor.

SAĞLIKLI BİR CİNSEL YAŞAM İÇİN BU ÖNEMLERE DİKKAT
Yaşamla tamamen iç içe olan cinsellik, ruhsal ve fiziksel olarak tam sağlıklı olmayı gerektiriyor. Erektil işlev kaybı, diyabetin üçüncü sıklıkta görülen komplikasyonu olmasına karşın, yaşam kalitesini en çok etkileyen komplikasyon olarak kabul ediliyor. Bu nedenle erkeklerin, diyabete zemin hazırlayan sağlıksız beslenme ve fiziksel aktivite yokluğundan özellikle kaçınmaları, sağlıklı bir cinsel yaşam için alabilecekleri en kritik önlem olarak belirtiliyor. Erkeklerin bu tür sorunlarla karşılaştıklarında, takip ve tedavilerini mutlaka kanıta dayalı tıp uygulamalarının yapıldığı merkezlerde sürdürmeleri öneriliyor.

Yatakta Herkes Kendinden Sorumlu!

Beslenmek, su içmek ve nefes almak yaşamın, seks yapmak ise ilişkinin bir gerekliliğidir. Seks, görev veya mecburiyet değildir. Bu nedenle, zoraki yapılmamalı, istekle ve bazen kendiliğinden olmalıdır. 

Uzun süreli ilişkilerde cinsel tutkuyu sürdürmenin şifresi, duygusal açıdan karşıdaki insanla bütünleşirken kendin olarak kalabilme yeteneğidir. Bunun için kişinin kendini bir şey yapmaya mecbur hissetmemesi ve performansıyla ilgili endişe duymaması gerekir. "Çift birbirini tatmin etmek zorunda mı?", "Cinsel hayatın monotonlaşması kader mi?", "Çiftin başaramama korkusundan kurtulmasının bir yolu var mı?" veya "Pasif kalma modeli ile sorumluluk alma modelinin farkı nedir?" Bu sorulara yanıt Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistlerinden geldi… İşte, aldatmayı önleyecek, yetersizlik ve tatmin edememe korkusuyla monotonlaşan ve tutkusunu kaybeden çiftin, aşk ve seks hayatını yeniden hareketlendirecek ve ilişkilerindeki tutkuyu canlandıracak altın değerinde tavsiyeler…

Kimse Kimseyi Yatakta Tatmin Etmekten Sorumlu Değil

"Başaramama korkusu" adı verilen performans anksiyetesinin önemine değinen CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe, "Çiftin ilişkisinde kıvılcım ve cinsel tutkunun yok olmasının en önemli nedenlerinden biri başaramama, tatmin edememe, yetersiz kalma gibi düşünce ve duygulara yol açabilen performans anksiyetesidir. Birbirini tatmin etmeye çalışan veya yeterince tatmin edemediğini düşünen çift zamanla ilişkisinin sıkıcı olduğunu düşünmeye, cinsellikten soğumaya ve zamanla erken boşalma, iktidarsızlık, cinsel isteksizlik, orgazm olamama, uyarılma bozuklukları gibi cinsel işlev bozuklukları yaşamaya başlayabilir. Bunları yaşamamanın tek yolu, cinselliği görev ve baskı aracı olarak görmemektir. Çünkü cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır. Bu nedenle, kimse kimseyi yatakta tatmin etmek zorunda değildir. Herkes kendi cinsel tatmininden sorumludur. Buna sorumluluk alma modeli denir, bunun zıttı pasif kalma modelidir.

Herkesin cinsel istek, uyarılma ve tatmin olma konusunda kendisine yardımcı olan kendisine özgü bir şartlar zinciri vardır. Herkesin şartlarını talep etme ve isteme hakkı vardır; ancak çoğu kişi kendisini, partnerinin cinsel olarak uyarması gerektiğine ve tatmin olmasının partnerinin elinde olduğuna ve istediği şekilde uyarılmazsa veya tatmin olmazsa hem kendinin hem de partnerinin eksik olduğuna inanır. Cinsel terapistler olarak, kişiyi cinsel olarak harekete geçiren kuvvetin bilinçli veya değil, kendisi olduğunu vurguluyoruz. Böylece, kişi istek ve arzularını ifade etmek ile bunları bastırmak arasında bir seçimde bir tercihte bulunabilir, kendine odaklanıp ortaya koyduğu cinsellikten zevk alabilir ve ayrıca partnerinin ve kendinin bilincine varabilir. Diğer bir değişle, kişinin içinde cinsel istek uyandırmak partnerinin değil, onun kendi görevidir. Kişi partnerinin hissetmek istediği cinsel arzuyu hissedebilmesi için ancak ona destek olabilir. Bunu ise, ruhunu ve bedenini bir armağan olarak sunarak ve onun isteklerini gerçekleştirmeyi seçerek yapabilir. İç çamaşırlar, mumlar ve hoş sözler güzeldir; ancak ilk aşama bunlar olmamalıdır.

Öncelik, kişinin kendisidir. Bunlar ise daha sonra gelir. Bu bakış açısı, cinsel isteğin sorumluluğunu olması gerektiği yere, yani kişinin kendi omuzlarına yükler ve kontrolünün partnerinin elinde olmadığını anlamasına yardımcı olur. Çünkü kontrolü kaybetme duygusu bilinçdışı düzeyde çok korkutucudur. Pasif kalma modeli, kişinin partnerini veya ilişkisini suçlamasına neden olur. Sorumluluk alma modeli ise kişinin ilişkisinden zevk almasın, var olan sorunların üstesinden gelmesini sağlar ve çiftin birbirini aldatmasını engeller" dedi.

Herkesin Reddetme Hakkı Vardır!

CİSED cinsel terapistlerinin verdikleri bilgilere göre, Hem kadın hem de erkek sevişirken ruhunu ve bedenini koşulsuz bir armağan olarak partnerine sunar. Bundan sonrası partnerin işidir. Kadın ve erkek reddedilmeyi ve başarısız olmayı göze alarak partnerinden, kendini cinsel açıdan uyaracak davranışlarda bulunmasını ister. Ancak istemek kadar reddetmek de parnerin hakkıdır.
Kadın, orgazm olmayı kolaylaştırmak için erkeğin bedenini kullanmasından, klitorisini sürtmesinden, fantezi kurmasından ya da kendini kasmasından yine kendi sorumludur. Dolayısıyla, cinsel tatmininden de yine kendi sorumlu olur. Erkek de kadının bedenini kullanarak, penisini sürterek veya vajinaya sokarak, zamanı gelince daha çok haz alabilmek adına boşalması denetleyerek, aşk kaslarını boşalana kadar gevşek tutarak, kendi boşalmasından, orgazmından ve cinsel tatmininden kendi sorumlu olur.

Erkeğin de kadının da boşalması için sadece penise veya vajinaya ihtiyacı yoktur. Bu değişik şekillerde de başarılabilir. Dolayısıyla, cinsel tatmininden de yine kendileri sorumlu olur.

Erken boşalmaya köstekli saat çözümü

Erken boşalma sorunu birçok erkeğin hayatının belli döneminde karşılaştığı, erkekler arasında sıklıkla görülen sorunlardan biridir. İlk cinsel deneyimlerinden itibaren bu sorunu yaşayan erkekler olduğu gibi, daha sonraları bu sorunla tanışmış erkekler de vardır.

Erken boşalma sorunuyla yaşayan erkekler kendilerini kısır bir döngünün içinde bulurlar. İlişki sırasında, boşalma anını kontrol edemeyecek olma korkusu, kaygıya neden olur. Bu da sonrasında boşalma anını kontrol edememe başarısızlığına sebep olur; bu durum da bir dahaki seferde aynı başarısızlığın yaşanacağına dair endişenin pekişmesine yol açar.

1980'LERDE ÇÖZÜLDÜ
Tıp ilerledi, artık endişelenmenize gerek yok. Uzman Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, erken boşalma sorununun taa 1980'lerde hipnozla çözüldüğünü ve hatta kişinin boşalma süresini hipnozla istediği kadar uzatabileceğini söylüyor.

Psikolog ve Hipnoterapist Mehmet Başkak, Erken boşalma probleminden kurtulmanın en güvenli ve kesin çözümünün, bu problemin ne zaman ortaya çıktığı ya da problemi neyin tetiklediği gibi konular üzerinde yoğunlaşmaktansa, bu cinsel sorununun altında yatan bilinçaltı sebebi ortaya çıkarmakla mümkün olduğunu vurguluyor.

ERKEKLER NEDEN ERKEN BOŞALIR?
"Sebep ortadan kaldırılırsa sonuç da olmaz" diyen Klinik Psikolog Başkak, erkeklerin neden erken boşalma sorunuyla başının dertte olabileceği konusunda şu bilgileri verdi:
"Muhtemelen, bu sorunun cevabını bulmak için çok çaba harcadınız. Sebepleri ne olabilir, tetikleyen faktörler nelerdir, bunları bulmaya çalıştınız. Belki de erken yaşta yaşadığınız bir cinsel tecrübe sizde utanma ya da yetersizlik duygularının oluşmasına sebep oldu. Belki de, stres, depresyon ya da bazı din kaynaklı endişeleriniz bu sorunu tetikledi. Fakat bunları bilmek, probleminizi ortadan kaldırmıyor. Belki de bu sorunu neden yaşadığınıza dair bir açıklamanız bile yoktur. Bu da ortada bir sebep olmadığı anlamına gelmiyor, çünkü böyle bir sorun varsa, illa ki onun bir de sebebi vardır. Bilinciniz bu durumlara mantıklı bir açıklama getirse de getirmese de aslında asıl sorun bilinçaltı kayıtların olumsuz bir şekilde oluşmasıyla bağlantılı ve bilinçaltının önemsediği sebepler cinsel performansın sekteğe uğramasına sebep oluyor.

Bütün o tetikleyici faktörlerin ötesinde, bilinçaltınıza depo edilmiş temelde yatan belki de bir tek sebep var. Bu sizin aklınıza gelmeyen, düşünemeyeceğiniz bir sebep, belki küçük, hemen unutulan ya da göz ardı edilebilecek bir şey. Gözünüze kaçmış bir toz tanesi gibi bir şey... Bu temel sebeb hipnotik terapi yöntemiyle kolaylıkla tespit edilebiliyor ve ne olduğu ortaya çıktığında, belki kendiniz bile şaşıracak ve ne kadar küçük bir şeymiş diyeceksiniz.

Bazen yaşadığımız bir problem ya da olayın etkisi yıllar sonra ortaya çıkar. Yaşadığımız küçük fakat sinir bozucu bir şeyin üzerimizdeki kötü etkisi giderek artar ve öyle dayanılmaz bir noktaya gelir ki, artık bu sorundan kurtulmak için yardım almamız gerektiğini düşünmeye başlarız."

ERKEN BOŞALMAYA SEBEP OLABİLEN SEKİZ ÖNEMLİ PROBLEM

Psikolog Başkak, mastürbasyon ya da cinsel ilişki sırasında erken boşalmaya sebep olan ve hipnozla çözülebilen sekiz önemli problemi şöyle sıralıyor:

CİNSELLİK KORKUSU: Cinselliğe dair bilinçaltı düzeyde erken yaşlardan itibaren oluşmuş bariyerler olabilir. Cinselliğe karşı sanki kendinizi zorlayacağınız ya da zorlanacağınız bir eylemmiş gibi bakıyorsanız ve çekince hissediyor, sürekli bahanelerle uzak duruyorsanız cinsellik korkusu yaşıyorsunuz demektir.
LİBİDO DURUMU: Yaşadığınız çeşitli sorunlar (stres , öfke, bıkkınlık ya da çeşitli depresif duygular) nedeniyle libidonuz düşmüş ya da tamamen kaybolmuş olabilir.Bu durumda insanlar genellikle "Cinsellik benim için önemli değil, hiç yapmasam da önemli değil, önemsemiyorum" derler.
KÖTÜ GİDEN İLİŞKİLER: İlişkinin yıpranması, çiftler arasında zamanla baş gösteren rutinleşme, ilişkinin heyecanını kaybetme gibi sebeplerle partnerinize karşı erotize olamıyor olabilirsiniz ve bu sebeplerle belki ilişkinizde problemler yaşıyor ve partnerinizle cinsel birliktelik yaşamaktan kaçınıyorsunuz.
ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ: Cinsel tecrübenizin az olmasından ya da cinsel performansınızın kötü olma ihtimalinden endişe ediyor olabilirsiniz. Cinsel performans kaygısı erken boşalmada sık rastlanan bir sebeptir ve bilinçaltı düzeyde kaygıların temizlenmesiyle normale döner.
SEKS BAĞIMLILIĞI: Daha az rastlanmakla birlikte, bazı kişilerde, istenmeyen ve altta yatan başka sebeplerden kaynaklı bir seks bağımlılığı olabilir, bu ciddi bir sorundur ve ilişkide istikrar ve performanstan çok daha çok ilişki gibi bir sapmaya yol açabilir. Erken boşalma bu durumlarda kaçınılmaz bir sonuç olabilmektedir ve bu sorun tedavi edilebilir.
CİNSEL ORGANIN AŞIRI DUYARLILIĞI: Erken boşalma nedeni olarak gösterilen, cinsel organdaki aşırı duyarlılığı iyi bir uzman desteğiyle azaltmanız mümkün. Zaman içerisinde bilinçaltı kaynaklı bir hassasiyet geliştirilmiş olabilir ve bu da çok kısa sürede aşırı etkilenmekle erken boşalmaya sebep olabilir, elbette ki bu da çözülebilir.
KAYGILI DÜŞÜNCELER: İşlerin çok kötü gitmesi, haftaya ödenmesi gereken bir çeki ödeyemeyecek olmak, etrafımızdaki sevdiğimiz birinin bizi üzen hastalığı ya da sürekli cinsel performansınızın nasıl olduğunu düşünmek de erken boşalmaya neden olur.
PORNO BAĞIMLILIĞI: Erken boşalmaya yol açan ciddi sebeplerdendir. Kişilerin sürekli porno film izlemek suretiyle cinsel organa ve işlevine dair yanlış bilgiler edinmesi ve abartılı porno içeriklere beynin şartlanmasıyla gerçeğin uyuşmaması durumlarında çok karşılaşılan bir durumdur. Düzenli müdahaleyle tedavi edilebilir.

HİPNOZLA NASIL ÇÖZÜLÜYOR?
Psikolog Başkak, erken boşalma sorununun hipnoterapiyle nasıl sorun olmaktan çıkarılabildiği konusunda ise şu önemli bilgileri verdi:

"Erken boşalma sorununun hipnozla tedavisinde cinsel problemlere özgü geliştirilmiş bir çok hipnoterapi tekniğine ek olarak, çok çeşitli bilinçaltı değişim sistemleri, NLP, görsel canlandırma ve olumlu telkinlerden faydalanılır. Erken boşalma probleminin altında yatan sebebi ortaya çıkarmayı amaçlamayan, sadece vücudun doğal tepkisini baskılamayı hedefleyen yöntemlerle tedavi çok zordur. Masaja dayalı ev ödevleri ise artık nerdeyse çağ dışı sistemlerdendir.

Bilinçaltı zihnimiz vücudumuzun her hareketini kontrol eder ve amacı bizi tehlikelere karşı uyarmak, korumak ve güvende tutmaktır. Bilinçaltı zihniniz boşalma anınızın geldiğini ve artık bunun tam sırası olduğuna dair yanlış bir inancı size telkin ediyorken, erken boşalma hissinizi baskılamaya çalışırsanız, probleminiz sonunda ya geri döner ya da başka bir problem olarak ortaya çıkar. Bu nedenle, erken boşalma sorunu yaşayan erkekler arasında, önceden "baskılanmış" erken boşalma tecrübesi olup, daha sonra iktidarsızlık sorunu yaşamaya başlayan kişiler vardır.

Hipnoterapi ile evvela bu baskı unsurları temizlenir, bilinçaltındaki erken boşalma sebebinin regresyon hipnoterapisi (geçmişe gidiş) bulunup temizlenmesi tek başına büyük bir rahatlama sağlar ve çoğunlukla sorun hemen çözülür.

ERKEN BOŞALMA, TRANSA GEÇ
Kullandığımız birçok hipnoterapi tekniğinden mesela çok etkili ve keyifli bir terapi yöntemi olan, 1980'lerde geliştirilen küratif hipnoterapi yöntemi, diğer bütün hipnoterapi yöntemlerinden, özellikle kullanılan mantık yönüyle farklıdır. Terapist, her danışana bildiği tüm teorileri bir kenara koyarak ve önyargısız bir şekilde yaklaşır. Terapistin aklındaki tek düşünce, kişinin probleminin kökeninin yine kişinin bilinçaltında zihninde olduğu düşüncesidir. Bu yöntemde, sorununuzla ilgili yaşadığınız sıkıntıları ya da belirtileri bastırmanıza ya da kontrol altına almanıza gerek yoktur. Sorununuzun kökeninde yatan asıl sebep ortaya çıkarılır ve bertaraf edilir. Sorununuzla ilgili yaşadığınız tüm korku ve endişeler de otomatik olarak kaybolur ve sonunda hayatınızı ciddi şekilde etkileyen bu sorun artık çok uzakta ve net hatırlamadığınız bir anı halini alır. Geçmişte yaşadığınız travmatize edici ya da can sıkıcı bir olayı tekrar zihninizde canlandırmanız istenmez. Bu tedavi yönteminin sizde oluşturacağı tek şey güzel bir rahatlama duygusudur."

ŞEKER HASTASININ BOŞALMA SÜRESİ 1 DAKİKADAN 10 DAKİKAYA ÇIKARILDI
"Biz müracaat eden kişilerde bu tür çözüm yaklaşımlarına ek olarak bilinçaltı tarafından benimsenmiş ve otomatikleşmiş zaman algısını da değiştiriyoruz. Geçtiğimiz ay terapisi tamamlanan 47 yaşındaki danışanımız iki yıldır bu sorunu yaşadığı şikayetiyle müracaat etmişti. "Birden bire oldu sanki bir gece bir dakika olmadan boşaldım ve sonra hep olmaya başladı, artık eşimle beraber de olmak istemiyorum, kendimi ona karşı mahcup hissediyorum" diyordu.

Yaptığımız çalışmada derin hipnoz altında, kendisi daha gençken cinsel performans, iktidarsızlık konularını konuşan bir arkadaş toplantısında bilgili olduğunu düşündüğü ve çok saygı duyduğu bir büyüğünün cinsel organını işaret ederek "şeker hastalığı bu mereti öldürüyor" cümlesinin bilinçaltı düzeyde güçlü bir telkin olarak algılanması sonucu oluşan inanç ortaya çıktı. Kendisi de iki yıl önce hastanede şeker hastası olduğunu öğrendiğinde bilinçaltındaki bu telkin çalışmaya başlamış ve cinsel performansını anında bitirmişti. Bilinçaltındaki bu çekirdek inanç hipnotik tekniklerle temizlendikten sonra kişinin zaman algısını da değiştirerek eskisinden çok daha iyi bir performansa ulaşmasını 7 seansta başarıyla sağladık.

Zaman algısı derken cinsel ilişkiye dair bilinçaltında kabul görmüş subjektif zamanı kastediyorum. mesela bilinçaltı 1 dakikayı makul süre olarak kaydetmişse bir dakikada performansı tüketir, biz ise bir dakika anlayışını değiştirip mesela 10 dakikayı makul süre içerisinde hipnozla yerleştirebiliyor hatta bunun kontrolünü kişiye öğretebiliyoruz. Bazen de kişinin ilişkiye girerken transa girmesini ve zaman algısını bu şekilde devre dışı bırakmasını öğretebiliyoruz."

Seks yapmak için ev ortamı ve koşulları nasıl olmalı?

Yaz aylarında yeni bina yapımı ve eski evlerde tadilatlar artıyor. Şimdiye kadar pek gündeme gelmeyen ancak oldukça önemli bir konu olan evlerde ses yalıtımı, ebeveyn banyosu ve ev ergonomisi cinsel yaşamı olumsuz etkileyebiliyor. Bu nedenle konut yapımında cinsel yaşam dikkate alınmalı. Peki, seks yapmak için ev ortamı ve koşulları nasıl olmalı? 

İşte bu soruya yanıt Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistlerinden geldi…

Evlerimiz Sağlıklı Bir Cinsellik İçin Uygun Değil!

Ülkemizdeki evlerin çoğunun çiftlerin sağlıklı bir cinsellik yaşamaları için uygun olmadığını söyleyen CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe, "Yeni bina yapımının ve tadilatların arttığı şu günlerde hem evinde tadilat yaptıracaklara hem de Türkiye Müteahhitler Birliği’nin ve inşaat sektörü çalışanlarının dikkatini odaların ses yalıtımına, ebeveyn banyosunu ve ev ergonomisine çekmek istiyoruz. Özellikle evde diğer aile büyükleriyle birlikte yaşayan çiftler ve çocuk sahibi olan çiftler odalardaki yalıtımın yetersiz olması sebebiyle cinsel yaşamlarında sıkıntı yaşayabiliyorlar. Sevişme sırasında çıkardıkları seslerin duyulacağı endişesiyle kendilerini kontrol etmek zorunda kalıyorlar ve cinsellikten keyif alamıyorlar. Hatta bu durum zamanla çift arasında tartışmalara ve cinsel sorunlara da yol açabiliyor. Bu nedenle Türkiye Müteahhitler Birliği’nin yeni evlerde ses yalıtımına ve ebeveyn banyosu yapımına özen göstermesi, ülkemizin cinsel sağlığı ve toplumsal huzuru için çok önemli bir meseledir. Ayrıca yasa koyucuların ve diğer yasal mercilerinde İskân Kanunlarında ses yalıtımını ve ebeveyn banyosu yapımını zorunlu kılması gerekir" dedi.

Evlerde Ses Yalıtımı ve Ebeveyn Banyosu Şart!

Evlerde anne-babaya ait bir ebeveyn banyosunun bulunmasının önemine dikkat çeken CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; "Bizim toplumumuzda inançlarımız gereği cinsel ilişkiden sonra banyo yapılır, ancak ebeveyn banyosu olmadığında çiftler sıkıntı yaşayabiliyorlar ve eğer ev kalabalıksa banyo yapmamak için cinsel ilişkiye girmekten bile kaçınabiliyorlar. Özellikle anne-babalarıyla birlikte oturan yeni evli çiftlerde bu duruma sık rastlanıyor. Yeni gelin kayınvalide ve kayınpederden utandığı için eşiyle birlikte olmak istemiyor ve zamanla bu cinsel isteksizliğe dönüşebiliyor. Cinsel isteksizlikle veya sertleşme sorunlarıyla bize başvuran genç çiftlerin çoğunda sorun bundan kaynaklanabiliyor" diye konuştu.

Fiziksel Çevre İnsanla uyumlu Olmalı!

Her yıl yaz aylarında çok sayıda ailenin evlerinde tadilat yaptığını ve inşaat sektörünün canlandığını belirten CİSED Genel Başkanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; "Evlerde yapılan fiziki değişikliklerde cinsel yaşamın da dikkate alınması gerekiyor. Ergonomi dediğimiz kavram bizim ülkemizde çok fazla bilinmiyor. Ergonomiyi kısaca fiziksel çevrenin insanla uyumunun sağlanması olarak tanımlayabiliriz. Kişinin fiziksel ve ruhsal sağlığı ve mutluluğu için ergonominin önemi büyüktür. Evin tasarımı kişilerin ihtiyaçlarına uyun olduğunda hem hayatları daha kolaylaşır hem de aile ve iş hayatındaki verimlilikleri artar. Ev ergonomisi cinsel mutluluğa da katkı sağlar" şeklinde konuştu.

Çocukların Cinsel Gelişimini Olumsuz Etkiliyor

Anne-babalarının sevişirken çıkardığı sesleri duymanın çocuklar üzerinde olumsuz etkilerinin olabileceğine dikkat çeken CİSED Genel Başkanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; "Cinsel ilişki sırasında kişiler özgür olmalı ve diledikleri gibi kendilerini ifade edebilmelidir, ancak odaların yalıtımı yetersiz olduğunda anne-babaların çıkardığı sesler çocuklar tarafından duyulabilir. Bu nedenle aman çocuklar duymasın mantığı gelişiyor ve bu da cinsel sorunlara davetiye çıkartıyor. Özellikle küçük yaştaki çocuklar bu sesleri yanlış anlamlandırabilir ve babalarının annelerine kötü bir şey yaptığını düşünerek, babaya karşı öfke duyabilirler. Yine küçük yaşta bu tür sesleri duymak çocukta cinselliğe ilişkin vaktinden önce bir merak ve ilgi gelişmesine neden olabilir" dedi.

Mahremiyete İhtiyaç Var!

Sağlıklı bir cinsel yaşam için mahremiyetin önemli olduğunu söyleyen CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör ise şu açıklamalarda bulundu:
"Mahremiyet insanın özelidir, bir ihtiyaçtır ve bir özgürlüktür. Mahremiyet olmadan sağlıklı ve mutlu bir cinsellik olmaz. Ebeveynler mahremiyet anlayışını ve utanma duygusunu, küçük yaşlardan itibaren çocuklarına kazandırmalıdır. Çünkü mahremiyet duygusu geliştiren çocukların istismar riski azalırken, sağlıklı cinsel kimlik gelişimleri de hızlanır. Aynı zamanda mahremiyet duygusu çocuğu cinsel istismarlara karşı koruyan bir sigortadır."

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Her kadının bilmesi gereken cinsel bilgiler


1-Yoğurt gibi prebiyotik açıdan zengin olan gıdalar, bakteriyel vajinozis ve diğer vajinal enfeksiyon risklerini azaltıcı rol oynar.

Prebiyotik Nedir ? kolondaki bir veya sınırlı sayıdaki bakterilerin gelişmesini veya aktivitesini seçici olarak arttıran, insan vücudunu faydalı bir şekilde etkileyen sindirilemeyen gıda bileşenidir ve de insan sağlığını düzeltmektedir

2-Lahana turşusu ile Kimchi, Minso gibi Uzakdoğu yemekleri prebiyotik açıdan zengin olan diğer yiyecekler.

3-Çok fazla şeker tüketmek, özellikle diyabetiniz varsa vajinal enfeksiyonlara yol açar. Bu sebeple şeker tüketiminize dikkat edin.

4-Kızılcık suyu böbrekler ve mesane sağlığı için iyi olsa da sistit ve benzeri hastalıklara iyi geldiği klinik olarak kanıtlanmış değil.

5-Kafein, çikolata, alkol ve yapay tatlandırıcı tüketimi, mesanenizde sorun yaşamanıza sebep olabilir. Bu sebeple tüketirken dikkatli olmanız gerekiyor.

6-Kuşkonmaz, köri, sarımsak gibi gıdaların tüketimi kasıklarınızda kötü koku oluşumuna neden olabilir.

7-Aşırı kırmızı et tüketimi de tıpkı sarımsak gibi kötü koku oluşumuna sebep olabilir.

8-Su içmeyi unutmayın! Özel bölgenizin florasını dengelemek ve sağlıklı bir cinsel yaşam için su hayati önem taşıyor.

9-Keten tohumu ve soya, özellikle menopoz öncesi yaşanan sıkıntıları hafifletmek için önemli görülüyor.

10-Meyankökü aromasının kadınları cinsel olarak uyardığı, bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek.